GÜVENİLİR GIDAYA ULAŞMANIN TEK YOLU NÜFUS ARTIŞININ DURDURULMASIDIR!
İnsanlığın doğumundan ölümüne kadar vazgeçilemez en önemli şeydir gıda. Doğadan elde ettiği ya da kendi imkânları ile ürettiği yiyecekler ve içecekler yine çok önemli parçamız olan sağlığımızı etkilemektedir. Hepimiz yaşamak için gıdaya, sağlıklı olabilmek için de güvenli gıdaya ihtiyaç duyarız.
Bugün dünyanın hem uzun hem de sağlıklı toplumlarını, insanlarını incelediğimiz zaman doğal beslenmenin ön planda olduğunu görmekteyiz. Doğanın bizler için sunduğu tüm besinler aslında yeterli ve güvenlidir. Ancak tüm dengelerin bozulduğu, değer yargılarının değiştirildiği, insanların zorunlu olan temel ihtiyaçları üzerinden rant elde edilmeye başlandığı günümüz dünyasında ne yazık ki ilk önce kaybettiklerimiz GÜVENİLİR GIDA ve SAĞLIĞIMIZDIR. Bununla birlikte, dünyamızın kontrol altına alınmazsa çok ciddi tehlikelere sebep olabilecek en büyük gerçekliklerinden biri olan nüfus artışının, güvenilir gıdaya erişimde olumsuz anlamda ciddi bir rolü mevcuttur. Milyarlarca insan vücutlarının aktif ve sağlıklı bir yaşam sürmek için ihtiyaç duyduğu besinlerin eksikliğini çekmektedir. Dünya’da 820 milyonu aşkın insan açlık çekerken, 670 milyondan fazla yetişkin, 120 milyon erkek ve kız çocuğu (5-19 yaş arası) obez; 40 milyonu aşkın çocuk ise fazla kiloludur. Aynı zamanda, dünyada kişi başına su tüketimi yılda 800 m3 civarındadır. Dünya nüfusunun yaklaşık %20'sine tekabül eden 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksundur ve 2,3 milyar insan sağlıklı suya hasrettir.
Kontrolsüz nüfus artışı,
- Tüketici durumda olan çocuk yaştaki nüfusu ve tüketimi artırır
- Artan nüfusu beslemek için toprağın aşırı kullanılması toprak erozyonunu hızlandırır.
- Çeşitli çevre sorunlarını da ortaya çıkarır.
Kanser hastalıklarının çığ gibi artış gösterdiği ülkemizde her sene 200 bini aşkın yeni kanser vakası görülmekte ve ne yazık ki her gün yaklaşık 400 kişiyi bu hastalıklar sebebi ile kaybetmekteyiz. LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı olarak Lösemi ve tüm kanser hastalıklarına neden olan faktörler arasında ilk sırada kanserojen beslenmenin yer aldığını her fırsatta ve her platformda ısrarla dile getiriyoruz. Özellikle çocuklarımız tarafından tüketilen gıdalardaki tarım ilacı kalıntıları, kimyasal katkılar, kızartmada kullanılan zehirli etilen dioksit gazı ve raf ömrü uzasın diye gıdaların üzerine sürülen parafin kanserojenlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra yine çocuklarımızın çok sevdikleri çikolata, şeker, sakız, yoğurt gibi gıdalara ilave edilen renk, tat ve koku veren kimyasallar, aşırı ve hızlı kızartılan cips ve hamburger gibi yiyecekler ile katkılı tüm besinler lösemiye davetiye çıkarıyor.
Zirai mücadele ilaçlarının içerisindeki zehirli maddeler insan vücuduna; deri, ağız ve solunum yolu ile girerken, sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. İlaçların kullanımı sırasında insanlara verdiği zararlar çok çeşitlidir.
LÖSEV olarak hayatımızı çocuklarımıza adayıp %100 başarı hedefi ile onlara hayat vermeye odaklanırken diğer yandan lösemi ve kanser canavarını önlemek için savaşıyoruz... Amacımız sadece lösemi ve kanser olan çocuklarımızı sağlıklarına kavuşturmak değil, sağlıklı bireylerin de kanser olmasını önlemektir. Kanseri önlemenin yolu sağlıklı beslenmeden, sağlıklı beslenmenin yolu ise doğal tarım uygulamaları ile elde edilmiş meyve ve sebzelerden ve katıksız doğal besinlerden geçiyor.
BM ECOSOC Danışmanlık Statüsüne sahip bir STK olarak, çocuklar başta olmak üzere herkesi uyarma ve koruma misyonumuz çerçevesinde örnek olarak doğal tarım ürünleri yetiştiriyor ve sağlıklı doğal gıda seçenekleri sunuyoruz. “Gıda Güvenliği Herkesin İşidir” mottosuyla yola çıkarak kolları sıvamış olan bizler, LÖSEV Seferihisar Çiftliği’nde üretilen, Akredite LÖSEV Gıda Laboratuvarları’nda test edilip doğallığı onaylanan tarım ilaçsız, kimyasal katkısız ve parafinsiz mandalinalarımızla sağlıklı beslenmenin kanserle mücadeledeki önemini vurgulayan bir farkındalık hareketi başlatmış bulunuyoruz.