KAMUOYUNA
Cumhuriyet’in kuruluşunda; Kurtuluş Savaşı’nda yoktan var ederek vatanını savunan, kadın kahramanlarımız olduğu gibi; sonrasında yaratılan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak konusunda da, kadın aydınlarımızın mücadelesi olmuştur. Cumhuriyet kazanımlarının yitirilmemesi için kadınlarımız mücadeleye devam etmiştir.
Bahriye ÜÇOK, Türkiye’nin ilk kadın ilahiyatçılarından birisi olarak, öncelikle İslam Dinini Kur’an temelinde açıklayıp yorumlayan bir bilim kadınıdır. Özellikle de kadınların dinsel hurafelerle kuşatılıp köleleştirilmesine karşı yaptığı yorumlar, Türkiye’de kadınların özgürlük mücadelesine değerli katkılar sağlamıştır. Onun kitaplarında ve katıldığı aydınlatıcı programlarda söyledikleri gerici çevreleri rahatsız etmiştir. Üstelik, CHP ve onun ardılları olan Halkçı Parti ve SHP’de siyasal yaşama katılarak, kadınların çağdaşlık ve özgürlük mücadelesinin öncüleri arasında görülmeye başlanması bu rahatsızlıkları daha da artırmıştır. Özellikle dini ve dinsel inançları akıl ve bilim dışı hurafelerle özünden saptıran, sömürü düzenlerini sürdürme örtüsü olarak dini kullanan bu gerici çevreler Bahriye ÜÇOK’u tehdit ederek susturmaya girişmişlerdir. Bundan sonuç alamayacaklarını gördüklerinde de bir kitap içine yerleştirilen bombayı kargo ile göndererek 6 Ekim 1990 günü evinin önünde katletmişlerdir.
‘‘Laiklikten dönüşü düzeltmek ekonomiyi düzeltmek kadar asla kolay değildir. Laikliği birinci planda tutmak, inanıyorum ki hem kadın haklarını hem Türkiye’nin bütünlüğünü sağlamakta tek çıkar yoldur’’ diyen Aydınlanma öykümüzün kadın önderi, Çağdaş ilahiyatçı, Atatürkçü ve Türkiye’nin aydın kalemi DOÇ.DR. Bahriye ÜÇOK’ un katledilişinin 31. Yılında acı ve üzüntüyle anıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Bahriye ÜÇOK’un mücadelesini unutmayan ve örnek alan Atatürkçüler olarak, Bahriye ÜÇOK’un özlemlerini yaşama geçireceğiz.
Bahriye Üçok, ‘benim hayatım bir mücadele’ diyor. Ama bunu bir kahraman edasıyla söylemiyor. ‘Ben mücadele içinde insanlığımı ve varlığımı hissediyorum’ diyor.
Bahriye Üçok öğretmenlik yaptığı kürsüde;
Milletvekilliği yaptığı parlamentoda;
Evinde, yaşamında, her yerde “Aydınlanmanın Kadını” olmuştur.
Abdi İpekçi’yle başlayan Cumhuriyet’e yönelik saldırılar; Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Onat Kutlar ve Ahmet Taner Kışlalı’yla devam ederek sürmüştür.
Bir gittik, bin geldik. Tükenmedik, güçlendik. Belki konuşan Aydın sayımız azaldı ama halkımız Cumhuriyet davasını sahiplendi. Yani başaramadılar.
Bizler aydınlama yolunda Cumhuriyet ve Demokrasi şehitlerini unutmadık. Ama onlara olan borcumuzu onların düşüncelerini iktidara getirerek ödeyebiliriz.
2021 Türkiye’sinde bugün, akıl ve bilim izleyiciliği, özgür yurttaşlık, ulusal birlik, laik cumhuriyet, kadın hakları ve toplumsal eşitlik değerleri daha büyük ve yakın tehlike altındadır.
Bahriye ÜÇOK’un mücadelesini unutmayan ve örnek alan Atatürk’ün kızları olarak, Türk Kadınının kazanılmış haklarını, yaşama sevincini, özgürlüğünü, hayallerini ve başarılarını görmezden gelen ve unutturmaya çalışan, kadınları ve çocukları korumayan, kadınları hayatın her alanında geriye iten iktidara ve gerici zihniyete son vermek için aydın kadınlarımızdan devraldığımız mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bahriye Üçok’ a yapılan saldırı aynı zamanda bilime, laik düşünceye ve cumhuriyet kazanımlarına karşı yapılmış bir saldırıdır.
Bugün burada olmak ve O’nu anmak bizim için bir sorumluluk ve görevdir.
Bizler O’nun yolundan ilerlemeye ve cumhuriyet devrimlerinin savunucusu olmaya devam edeceğiz.
Ölüm tehlikesiyle yaşayan ancak ölüm korkusu taşımayan, aydınlanma yolunda cumhuriyet ve demokrasi için yaşamlarından vazgeçen, yiğit devrimcilerin, Bahriye Üçok ve tüm Cumhuriyet ve Demokrasi Şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadelemiz bitmeyecek, yolunuz yolumuzdur.
Saygılarımla
NİLÜFER DEVECİ
CHP Kadın Kolları Antalya İl Başkanı
Chp Antalya İl Başkanlığı