Amgen Türkiye ve Gensenta desteğiyle İlaç, Eczacılık, Sağlık, Bilim ve Teknolojileri Vakfı (İVEK) tarafından düzenlenen Biyoteknoloji Günü ile biyoteknolojinin hastalıkların tedavisindeki önemine ve Türkiye’nin bu alandaki yatırımlar açısından taşıdığı potansiyele dikkat çekildi. Organizasyonda konuşmacı olarak yer alan Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman “Türkiye’de onkoloji ve kan ürünleri gibi alanlarda yerel üretimin artırılması halinde, hastaların biyoteknolojik ürünlere erişimi kolaylaşacak” dedi.
İlaç, Eczacılık, Sağlık, Bilim ve Teknolojileri Vakfı (İVEK) tarafından Amgen Türkiye ve Gensenta desteğiyle gerçekleştirilen Biyoteknoloji Günü organizasyonu 25 Kasım’da online olarak düzenlendi. 4 panelden oluşan organizasyon, sektör temsilcilerinin yanı sıra hekim ve kamu çalışanları tarafından büyük ilgi gördü. Biyoteknoloji Günü’nde; kamu ve özel sektörün, Türkiye’de biyoteknolojik ve biyobenzer ilaçların kullanımı ve yatırımsal önemi konusunda hemfikir olduğuna, bu alanda başlayan start-up’ların önem kazanacağına dikkat çekildi.
Oturumlarda, biyoteknolojik ve biyobenzer ilaçların bazı hasta ve hekimlere daha fazla tedavi seçeneği sunduğuna, potansiyel olarak sağlık harcamalarını azaltacağına ve hastaların etkili tedavilere ulaşabilme şansını artıracağına değinildi. Global farmasötik alanında Türkiye’nin önemli bir pazar olduğunun belirtildiği organizasyonda, klinik araştırmalara ve yatırımlara daha fazla odaklanılması gerektiği sonucuna varıldı.
Biyoteknoloji ile ciddi hastalıkların tedavisinde devrim yaratıldı
Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman organizasyonda yaptığı konuşmada, biyoteknolojik ilaçların ciddi hastalıkların tedavisinde devrim yarattığını vurguladı. Berkman, “Moleküler Biyoloji ve Genetik alanının kodlarında yer alan yenilikçi anlayış, bu alana ilgiyi artırıyor. Geçmişten bugüne hasta bakımı alanında pek çok önemli yenilik, ilk biyoteknolojik tedavilerin yolunu açtı. Biyoteknolojik ilaçlar; romatoid artrit, kanser, nadir görülen kan hastalıkları, multipl skleroz, osteoporoz ve diyabet gibi ciddi hastalıkların tedavisinde devrim yarattı. Şu an biyoteknolojik ilaç olarak 200 tane molekül var. Biyoteknolojik ilaçlar artık her konuda daha çok gelişecek, kişiye özel ilaçlar daha çok hayatımızda yer alacak” diye konuştu.
“Kimyasal içerikli ilaçlardan biyoteknolojik ürünlere doğru bir evrilmenin yaşandığı biyoyüzyıl çağındayız” diyen Güldem Berkman sözlerine şöyle devam etti: “Biyoteknoloji altın çağını yaşıyor. Hastalıkların mekanizmalarını anlamak için insan genetiği konusunda uzmanlaşmak heyecan verici. Amgen ve Gensenta’da yaratıcı projelerin hayata geçmesine vesile oluyoruz. Öte yandan, Türkiye’de onkoloji ve kan ürünleri gibi alanlarda biyoteknolojik ilaçların tamamında dışa bağımlılık söz konusu. Bu alanlardaki yerel üretimin artırılması halinde, hastaların biyoteknolojik ürünlere erişiminin kolaylaşacağına inanıyoruz. İlaç sektörünün geleceği biyoteknolojide.”
“Biyoteknoloji alanında birçok heyecan verici gelişme bizleri bekliyor”
Amgen’in hastaların yaşam kalitesini artırmak ve çaresi olmayan hastalıkları iyileştirmek için ileri teknolojiyi kullandığına değinen Amgen Türkiye ve Gensenta Pazar Erişim, Sağlık Politikaları ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Dr. Bilgen Dölek ise organizasyonda, “Amgen, moleküler genetik uygulamaların umut verici özelliğini fark eden ilk şirketler arasında yer alıyor. Özellikle kardiyoloji, onkoloji, hematoloji, osteoporoz, nöroloji, immünoloji ve nefroloji gibi alanlarda insan sağlığını tehdit eden hastalıklara karşı yenilikçi tedaviler keşfedip geliştiriyor. Önümüzdeki yıllarda biyoteknoloji alanında birçok heyecan verici gelişme bizleri bekliyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı