106 yıl önce, vatanımızı işgal etmek, milletimizi esaret altına almak isteyen sömürgeci anlayışı
Çanakkale’de hezimete uğrattık. Tarih sahnesinden bizi silmeyi amaçlayan emperyalist planlara
göğsümüzü siper ettik, habis planları yerle yeksan ederek unutulmaz bir zaferi milletçe künyemize
kazıdık.
Osmanlı Devleti’ni tasfiye etmek için başlatılan 1. Cihan Harbi’nde başını İngiliz ve Fransızların çektiği
emperyalist devletler, Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u işgal ederek Rusya ile fiili ikmal ve irtibat
sağlamak için akla ziyan bir saldırı planı yaptılar. 18 Mart sabahı, düşman zırhlıları üç filo hâlinde
Çanakkale’yi geçip İstanbul’u ele geçirmek için boğazdan giriş yaptılar. Aralarında hakikate meydan
okuyan ‘karşı konulamaz’ isimli gemilerin yer aldığı filo, Nusret Mayın Gemimizin döşediği mayınlara
çarparak boğazın derin sularına gömüldü. Böylece ateş yağmuru altında günlerce süren işgal girişimi,
milletimizin gösterdiği insanüstü direniş sayesinde sonuçsuz kaldı.
Ordumuzun imanıyla çelikleşen cihat iradesi, hiçbir silahın ve stratejinin aşamayacağı kaleye dönüştü.
Kara taarruzuna girişen çok uluslu düşman güçleri, siperlerde göğüs göğüse verilen mücadele
neticesinde püskürtüldü. Hiç çekilmemek üzere geldikleri topraklarımızdan geldikleri gibi gitmek
zorunda kaldılar.
Yediden yetmişe milletçe cepheye koştuğumuz Çanakkale’de sadece yetişmiş insanlarımız değil, bir
neslimiz yok oldu. Birçok lise o yıl mezun veremedi. Daha bir çiçekken toprağa düşenler oldu. Bu
destansı zaferle, ‘ölürüz ama sancağı, onuru ve istiklali asla teslim etmeyiz’ sözünü dünyaya haykırdık.
Deniz ve kara savaşlarında kazandığımız parlak ve kesin zaferlerle, geleceğe dönük olarak
milletimizin kaderi hatta dünya tarihinin seyri değişti. Milletimiz, Çanakkale’de ‘iman varsa imkân
vardır, yeis yoktur’ diyerek, ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolasıyla sadece bir vatanı kurtarma mücadelesi
vermedi, günümüzde daha iyi anlaşıldığı üzere gelecekteki Türkiye’nin temellerini de attı.
Çanakkale Zaferi, tarihe altın harflerle yazılmış güçlü bir direniş, büyük bir destandır. Çanakkale, bizim
ruhumuz, gururumuz; ilham kaynağımız, dayanağımızdır. Çanakkale, etnik kökeni ne olursa olsun
Allah’ın ipine sımsıkı sarılarak birleşen Müslümanların büyük zaferidir. Çanakkale, Müslümanların
emperyalizme karşı verdiği tevhit ve özgürlük mücadelesi için bir kılavuzdur. Çanakkale, yeni Türkiye
için yeni bir dönemin ön sözü, Anadolu’nun tapusudur. Çanakkale ruhu, değerlerimizin anlam haritası,
ecdadımızın tarihî emanetidir.
Eğitim-Bir-Sen olarak, Çanakkale Zaferi’nin 106. yılında, gerekirse sınıfları öğrencisiz bırakıp bizi asla
vatansız bırakmayan, Çanakkale’yi geçilmez kılan kahraman şehitlerimizi minnet ve şükranla yâd
ediyoruz.
Abdulla ÇELİK
Eğitim-Bir-Sen Mersin 1 No.lu Şube Başkanı