Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:
"Davutoğlu’ndan iktidara çağrı: Bu 4 tedbiri acilen hayata geçirin!
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, basın toplantısı düzenleyerek partisinin gündeme ilişkin görüş ve önerilerini kamuoyu ile paylaştı.
Gündeminin birinci sırasında pandemi ve vaka artış hızı olan Davutoğlu, iktidara eleştiriler yönetirken 4 maddelik de bir eylem planı önerisinde bulundu. Kanal İstanbul’a da eleştirilerde bulunan Davutoğlu, “Gelecek nesilleri bu şekilde borçlandırmaya kimin hakkı var?” diye sordu.
Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasından bazı satır başları şu şekilde:
Geçen sene bu vakitler salgında zirveye ulaşan İngiltere, İtalya, Kanada, ispanya ve ABD gibi ülkelerde vaka ve vefat sayıları sürekli düşme trendine girerken ülkemizin vaka sayısında açık ara dünya birinciliğine yükselmesinin sorumluları vatandaşlara ceza kesme makamında değil, hesap verme makamındadır. Şu vakalardaki tırmanışın sorumlusu kim? Neden dönüp dolaşıp başa döndük? Bırakın başa dönmeyi, daha kötü bir evreye nasıl geçtik? Bilimin ve aklın sağlayacağı tedbirler ekonomiye zarar verecek diye bütün bir ülkeye yaşattıklarına bakın hele.
"Sorumlu siz değiliniz vatandaşlar öyle mi?"
Aşılamada başından bu yana şeffaf olmayan bir süreç yaşattılar ülkeye. Sürekli aşı takvimlerini değiştirdiler, aşılama rakamlarını çelişkilerle sundular, nedendir bilinmez bir türlü aşı çeşitlemesine ulaşamadılar. Ülkemizde hala 7 kişiden 6’sı aşılanmamış durumda.
Biliyorsunuz, bunlarda başarı tek kişiye aittir; başarısızlık ise milyonlara. Yeni bir sorumlu buldular şimdi; Kimmiş biliyor musunuz? Meğer sorumlu hepimizmişiz! Yani 84 milyonmuş! Zaten nerede bir başarısızlık var, bunları ara ki bulasın. Ama iş sorumlu ilan etmeye geldiğinde, sorumlular belli: Milyonlar! Siz milyarlarca liralık destekleri 3-5 müteahhite değil de halka verdiniz de, bu halk aç gözlülük yapıp fazla mesai için gizlice sokaklara falan mı çıktı? Yani bizi Beştepe’nin günü birlik alınan keyfi kararları, kara düzen plansız yönetimi değil de halkın sorumsuzluğu bugünlere getirdi öyle mi?
"Bu dört tedbiri acilen hayata geçirin!"
Günü değil, canı kurtarın! Yanlışlarınızın faturasını vatandaşa kesmeyin! Geç kalmış olsa da Ramazan’ın ikinci yarısında bari ülke çapında tam ve kararlı bir kapanma uygulayın! Bunu uygularken halkı geçim kaygısından kurtaracak şu 4 tedbiri acilen hayata geçirin!
1- Ramazan süresince esnafımızın kira ve tüm faturalarını devlet tarafından karşılayın ve her bir esnafımıza 5000 TL'den az olmamak üzere ciro kaybı desteği verin.
2- Hasat dönemine girmekte olan çiftçilerimize özel uygulamalar geliştirin ve mazot, gübre ve yem ihtiyaçlarını karşılayacak hibe desteği verin.
3- İşçilerimiz için kısa çalışma ödeneğini derhal tekrar başlatın.
4- İşsizlere ve sosyal yardıma muhtaç kesimlere açlık sınırı olan 2736 TL'den az olmamak üzere hane başı yardım yapın.
Unutmayın, bu tedbirler asla lütuf değildir. Sakın ha kaynak yok demeyin! 3-5 müteahhide peşkeş çektiğiniz, bir gecede Merkez Bankası Başkanını değiştirerek hazineye yüklediğiniz miktarlar karşısında bu destekler devede kulaktır!
"Gelecek neilleri bu şekilde borçlandırmaya kimin hakkı var?"
Şu geldikleri hale bakın. Bir tarafta Pudra Şekerciler, diğer tarafta insan kaçakçıları. Bir yanda bakanlık gücü ile kendi tesislerine imar alanı açan, diğer yanda kendi şirketinden bakanlığına satış yapan bakan örnekleri. Biz temiz siyaset diyoruz, onlar inadına şaibeli siyasetin her türlüsünü sergiliyorlar. Dünyada gemi üretimi ve gemi taşımacılığı son 15 yıldır düşerken, milleti Kanal İstanbul’dan gemi geçişiyle uçuracağını iddia eden, 84 milyonun geleceğini ipotek altına alırken, gemi garantisiyle birilerini zengin edecek bu kafanın aklının ranttan başka bir işe çalışmadığı açık değil midir? Gelecek nesilleri bu şekilde borçlandırmaya kimin hakkı var? Hazine garantisi ödemeleri toplamda 157 milyar doları bulmuş iken; 2018’den beri bu yük sırtımızı çatırdatır hale gelmiş ve bu zulüm 2035’lere 40’lara kadar sürecek iken, Şehir Hastaneleri yapım maliyetlerimiz 12 milyar dolar, geri ödemeleri 80 milyar dolardan fazla iken; 60 milyar dolar maliyeti olacağı öngörülen, ödeme taahhüdü de 300 milyar dolardan fazla olacak Kanal İstanbul, torunlarımızın geleceğini bile ipotek altına alacakken; Bunların Çin’den azar işitmelerine, Uygur zulmüne sessiz kalmalarına neden şaşalım ki?
"Erdoğan'ın tek derdi Kanal İstanbul çevresindeki rant alanları!"
Bakınız bu AK Parti MHP koalisyon iktidarı memleketi adeta eski demir perde ülkelerine döndürdü. Malatya, Elazığ, Ordu derken, bunların belediyelerinden şimdi de İnsan Kaçakçılığı foseptiği saçıldı her yere. Önce bir belediyede rastgeldik, “Giden dönmüyor acep nedendir?” dedik. Meğer bunların bu alanda da hayli yaygın bir şebeke ağı kurduklarını yeni yeni farkediyoruz. Tam bir skandal bu! Tam bir rezalet bu! Bakalım gereğince soruşturabilecekler mi? Bakalım ipin ucu nereye uzanacak? Sayın Cumhurbaşkanı yine her konuda ve her zaman olduğu gibi sessiz. O ne parti kapatmalarla, ne fezlekelerle, ne küçük ortağın kurumlara çektiği muhtıralarla ilgilenmiyor. Belli ki böyle küçük işlerle vaktini harcamıyor. E tabi onun derdi büyük! Onun derdi Kanal İstanbul ve çevresindeki rant alanları.
"Gelecek Partisi'ne olan ilgi çığ gibi büyüyor"
Koalisyon iktidarını oluşturan partiler büyük bir çözülme ve kan kaybı içindedirler. Sokakta, çarşıda ve pazarda iktidarı savunan hiç kimseye rastlamak mümkün değil. Aksine artık korku duvarları aşılmış; vatandaşlar iktidardan şikayetlerini konuşarak değil haykırarak dile getiriyorlar. İktidar mensupları hayal kurmasınlar; ilk seçimde büyük bir siyasal değişimi tetikleyecek dip bir dalga geliyor. İkincisi, bu siyasal değişimin lokomotifi olarak görülen Gelecek Partisi’ne olan ilgi her geçen gün çığ gibi büyüyor. Bu buluşmalarda dile getirildiği gibi “onlar gidecek, biz Geleceğiz”.