CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada, 1999 Gölcük depreminde ablasını ve eniştesini enkazdan kendi elleriyle çıkardığını anlattı. Genel Kurul’da duygusal anlar yaşandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Murat Bakan, TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.
“İzmir’de bir deprem yaşadık. Bir ay geçmedi daha ama biz konuşmuyoruz. Türkiye’nin gündeminde her şey var ama deprem yok” diyen CHP’li Bakan, konuşmasını deprem üzerine yaptı.
CHP’li Bakan, “Dünya çok afetler yaşadı; volkanik patlamalar yaşadı, heyelanlar yaşadı, seller yaşadı, tayfunlar yaşadı, depremler yaşadı… Ama depremdeki ölümler doğal afetten ölüm değil. Bu rant düzeninden, yağma düzeninden, bu yozlaşan düzenden dolayı insanlar öldü” dedi.
İktidarı sorumluluk almaya çağırdı: “Deprem toplanma alanlarına AVM’ler yapılmış, kamu alanları satılmış. Eğer biz bir çözüm üreteceksek depreme dair, önce sorumluluğu alacağız ondan sonra o sorumluluğun gereğini yerine getireceğiz.”
CHP’li Bakan; 1999 Gölcük depreminde ablasını ve eniştesini enkazdan kendi elleriyle çıkardığını anlattı. Mecliste duygusal anlar yaşandı.
“ENKAZDAN KENDİ ELLERİMLE ÇIKARDIM”
Meclis kürsüsünde yaşadıklarını anlatan CHP’li Bakan, “Ben yirmi bir sene önce bu depremi Yalova’da yaşadım. Ablamı, eniştemi kendi ellerimle götürdüm, canıyla kanıyla sohbet ederek… İki gün sonra enkazdan kendi ellerimle çıkardım. Yalova’da, Düzce’de, Sakarya’da, orada yaşanan deprem başka bir şeydi. Bugün, İzmir depremiyle mukayese edilmeyecek bir şey yaşadık. Deprem oldu, devlet yok, karakol yok, polis yok, belediye yok, itfaiye yok, hiçbir şey yok. Gayriresmî rakamlara göre 130 bin bina yıkılmış, 50 bin insan hayatını kaybetmiş. İki binadan birisi yıkılmış. İnsanlar cenazelerini kaldıramadılar. Biz şanslıydık, cenazemizi aldık. Cenazelerimizi koyacak morg yoktu. O cenazeleri Yalova’da top sahasına serdik. Gece, yüzlerce insan, yüzlerce canının cenazesinin başında bekledi. Sabah cenazelerimizi götürecek araç yoktu, ambulans yoktu. Biz bunları yaşadık. Aradan yirmi bir sene geçti… Bunu niye anlatıyorum? Ben yirmi bir sene sonra İzmir’de aynı şeyi tekrar yaşadım. Doğanlar Apartmanı’nda, Rıza Bey Apartmanı’nda, Emrah Apartmanı’nda o insanlarla sabaha kadar nöbet tuttuk. Annemin babamın çaresizliğini o insanlarda gördüm, tekrar yaşadım. Bu işin sorumlusu sizsiniz. On sekiz sene bu ülkeyi yönettiniz, on sekiz sene. İstanbul’u 25 sene siz yönettiniz. Çevre ve Şehircilik Bakanı çıktı, televizyonda konuştu ‘Belediye Kanunu var, İmar Kanunu var. Belediyeler yetkili, binanın etrafını çevirip yıkabilir’ dedi. Kendisine de söyledim; hiçbir belediye, Deprem Yönetmeliği’nden önce yapılmış tüm binaların etrafını çevirip yıkacak güce sahip değil. Bu, devletin yapacağı bir şey, devlet yapacak” diye konuştu.
“UYGARLIĞIN KRİTERİ TOPLUMSAL DAYANIŞMADIR”
CHP’li Bakan sözlerini şöyle tamamladı: “Tüm kamu görevlilerine, sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum, ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Deprem sürecinde tüm illerde elbette bir mücadele, dayanışma olur ama İzmir’de gerçekten çok yüksek düzeyde bir dayanışma vardı. Bunu, sivil toplum örgütlerinden, AKUT’tan başka arama kurtarma görevlisi arkadaşlar da söylediler kamuoyuna. İzmir halkının yüksek dayanışması ve ardından Büyükşehir Belediye Başkanımız öncülük ettiği gerçek bir toplumsal dayanışma örneği olan ‘bir kira bir yuva’ kampanyasıyla, inanılmaz bir hızla depremde
evleri zarar gören insanlara kira yardımı yapıldı, destek olundu. Bunu ben şöyle görüyorum; uygarlığın çok kriteri vardır ama bu kriter, işin ekonomisi, para pul değildir, teknoloji değildir, bu kriter toplumsal dayanışmadır. O toplumsal dayanışmayı örgütlediği için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e ve tüm emeği geçen arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)