Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Alanya Şube Başkanı Zuhal Sirkeli, Lozan Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olduğunu söyledi. Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıl dönümü nedeniyle açıklama yapan Sirkeli, “Lozan Antlaşması, Sevr’i tarihin çöp sepetine atan, hükmünü 100 yıldır sürdüren, sonsuza dek de sürdürecek olan nadir uluslararası antlaşmalardan biridir. Lozan geçici değil, ebedidir. Lozan Antlaşması Anadolu insanını 400 yıl ekonomik boyunduruk altında inim inim inleten kapitülasyonları ortadan kaldırıp tam bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabileceğini mazlum milletlere göstererek tarihin akışını değiştiren çok önemli bir belge. İtilaf Devletleri 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin hemen ardından Lozan’da toplanacak Barış Konferansına Ankara ve İstanbul hükümetlerini birlikte çağırdılar. Amaçları, hem galip Ankara’nın gücünü kırmak, hem de Türkiye’de iki ayrı hükümet tanıdıklarını kabul ettirmekti. Kemalistler bu tuzağa düşmediler. 1 Kasım 1922 günü TBMM’de aldıkları kararla saltanatı kaldırdılar. Tartışmaların kasten uzatıldığını, türlü bahanelerle kafa karışıklığı yaratılmaya çalışıldığını gören Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı tarihi konuşma gerçek devrimciliğin ne olduğunu gösteriyor: “Efendiler; egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk ulusunun egemenliğine zorla el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını 600 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu “artık yeter” diyerek, bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği açıklamaktan ibarettir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır. Ama ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” Bu kararın ardından Türkiye’nin tek temsilcisi olarak Lozan’a giden İsmet Paşa başkanlığındaki Ankara heyeti hayranlık uyandırıcı bir diplomatik başarıya imza attı ve antlaşma 24 Temmuz 1923 günü imzalandı. Kemalist devrimciler kurdukları devleti namus, ahlâk ve liyakatla yöneterek, akıl ve bilim yolundan ayrılmayarak, ulusları ile birlikte çok çalışarak hem Osmanlı borçlarını ödediler hem yokluk ve yoksunlukları aştılar hem de uçak üretip ihraç eden bir sanayi ülkesi, dünyanın kendini doyurabilen 7 ülkesinden biri olan Türkiye’yi yarattılar. Emperyalistler 73 yıldır yaşanan her ekonomik bunalımda Lozan’da ceplerine attıkları bu maddeleri teslimiyetçi iktidarların önüne koydular. Yazık ki, istediklerinin çoğunu da aldılar. Lozan’ın vazgeçilmezliğini anlatıp 21. yüzyılın Sevr’i olan BOP tuzağına düşülmemesi için iktidarları uyaran yurtseverler paranoyaklıkla yaftalanır, birçoğu kumpas davalarıyla zindana atılırken “Keşke Yunan kazansaydı” diyen emperyalizm uşağı, Atatürk, Cumhuriyet ve demokrasi düşmanı, saltanat ve hilafet özlemcisi aymazlar Lozan’ı “hezimet” olarak ilan ettiler. Bazı yetkililer tartışmaya açma gafletine düştüler. Adlarının önünde her nasılsa profesör yazan kimi çakma tarihçilerse hâlâ “Lozan’ın gizli maddeleri” masalları anlatıyor. Ancak kim ne derse desin, Tarih hükmünü vermiştir. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir, Türk ulusunun kanıyla imzalanmıştır. Sonsuza dek yaşayacak, değiştirmeye iç ve dış hiçbir bedhahın gücü yetmeyecektir. Lozan’ı tartışmaya açmak, Sevr’e, BOP’a ve benzeri emperyal planlara teslim olmaktır. Ne bugün, ne de gelecekte yürürlükten kalkacak gizli maddeleri vardır” dedi.