Pandemi koşullarında yaşamaya başlayalı yaklaşık 2 yıl oldu. Bu süreçte virüsün bireyler arası yayılımını önlemek amacıyla tüm dünya genelinde sosyal mesafe ve yüz maskelerinin kullanımı gibi birçok önlem alındı. Bu önlemlerden biri olan standart medikal yüz maskesinin sağladığı korumanın yanında hepimizi çok zorladığı da kesin… Yaşattığı zorluklardan biri de karşımızdakinin duygularını okuyamamak.
İki yıldır iletişimde karşımıza çıkan maske engeli Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Dr. Öğr. Üyesi Funda Yıldırım ile Sosyolog ve aynı zamanda Psikoloji Bölümü öğrencisi Cansu Malak tarafından araştırıldı.
TÜBİTAK 2209-A üniversite öğrencileri araştırma projelerini destekleme programı kapsamında yapılan araştırmada, “Yüzün yalnızca üst bölümünü açıkta bırakan standart medikal maske ve algılanan bakış yönü, belirli duyguların yüzde karakterize oldukları ipuçlarının tanınması üzerinde bir etkiye sahip midir?” sorusuna yanıt arandı.
Maskeli İnsanların Duygularını Tanımaları İstendi
Araştırmada katılımcıların, bakış yönü yana veya düz bakan ve maskeli veya maskesiz olacak şekilde farklı fotoğraflardaki kişilerin duygularını tanımlamaları, sinirli mi, korkmuş mu yoksa nötr mü, olduklarını anlamaları istendi. Katılımcıların duygu tanıma sürecinde maskeli ve maskesiz durumlarda daha çok odaklandıkları yüz bölgelerinin belirlenmesi amacıyla göz izleme cihazı kullanıldı. Deney 18-35 yaş aralığında 30 katılımcı ile gerçekleştirildi.
Göz Bebeklerini Kontrol Edemiyorlar
Araştırmaya göre, kişiler yüz ifadelerini sabit tutmaya çalışsa bile göz bebeklerini kontrol edemiyor ve bu da duyguları nasıl anladığı veya değerlendirdiği konusunda önemli bilgi veriyor. Çalışmada katılımcıların göz bebeklerinin nötr, korkmuş, sinirli ifadelerde göz bebeklerinin maskeliyken küçüldüğü, maskesizken büyüdüğü gözlemlendi. Çalışmada sinirli ve nötr surat ifadeleri doğrudan bakış ile tanınırken, korkmuş surat ifadesinin yana bakış ile tanındığı gözlemlendi.
Hangi Duyguların Anlaşılmasının Zor Olduğu Ortaya Çıktı?
Araştırma sonuçlarını yorumlayan Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Funda Yıldırım, “Duygu tanıma sürecinde karşımızdaki kişilerin kaş, göz, burun, ağız ve çevresine bakmaya eğilimliyiz. Fakat bu dönemde yüzümüzün, maskenin örtmediği, üst bölgesinden edinilen bilgileri kullanmak ve yorumlamak sosyal ilişkilerin sürdürülmesinde önemli” dedi.
Tehlikeyi Gözlerden Anlıyoruz
Ağız bölgesinin mutlu, şaşırmış ve iğrenmiş ifadeler için en bilgilendirici bölge; korku ve öfke gibi duyguların ifadeleri için göz bölgesinin daha bilgilendirici olduğunun ortaya çıktığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Maske kullanımı bireyler arası güvenirlik ve yakınlık algısı, konuşmayı anlama ve duyguların tanınması gibi sosyal yaşamın kritik ipuçlarını tanıma becerilerimizi olumsuz etkilediğini göstermiştir. Sinirli surat ifadelerinin maske kullanımı olsa bile tanınması, kişilerin kendilerini korumaya geçmeleri için göz bölgesinden gelen ipuçlarının yeterli olduğunu gösterdi. Fakat korkmuş suratlar için maske kullanımının duygu tanımayı azalttığı görülürken hem üzgün hem ifadesiz yüzlerin nötr olarak değerlendirildiği ortaya çıktı. Korkmuş suratları değerlendirirken sadece göz bölgesinin yeterli olmadığı, kişilerin ağız bölgesinden gelen ipuçlarına da ihtiyaçları olduğu görülmüştür.”
Yıldırım, araştırmanın uzun vadede şu sonuca yol açabileceğine işaret etti:
“Maske, sokakta gördüğümüz birinin yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamamızı sağlayabilir veya daha çok ağız bölgesi ile temsil edilen mutluluk duygusunun anlaşılması zorlaşarak yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Bunun yanında öfke gibi güçlü negatif duyguların dışa vurulması toplumda olumsuz duygulara eğilim yaratırken, üzgün, nötr ve pozitif duyguların baskılanması ve ayırt edilememesi karşımızdakine güvenme konusunda belirsizlik ve endişe yaşamamıza sebep olabilir. Bilinçli olarak yüzde dikkat ettiğimiz ipuçlarını değiştirmek zorunda kalabiliriz. Hatta duygusal olarak anlaşılmak için mimiklerimizi gözler etrafında yoğunlaştırarak iletişim kurabiliriz. Kötü ihtimal ise yüz yüze iletişimin daha duyarsız bir hale gelmesi olur.” Cansu Malak da, araştırmaya ilişkin, “Karşımızdakinin ne hissettiğini anlama sürecinde sıklıkla maskelerin örttüğü bölgeler olan ağız ve burun çevresine bakmaya eğilimliyiz. İletişimimiz yüzün yüzde 60-70’ini kapatan maskelerin gündelik kullanımından doğrudan etkilendi. ” dedi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı