TBMM'de görüşülen Deprem Komisyonu Raporu hakkında Genel Kurulda konuşan CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, kazanılmış hakların ihlal edildiğini, vatandaşın kendi mülkünün projesi üzerinde dahi söz hakkı sahibi olmadığını, mülkiyet hakkına ve Anayasa'ya aykırı bir durumla depremzedelerin dayatmayla karşı karşıya olduğunu ve deprem raporunun bu gerçekler ışığında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
“DEPREMİ AFETE DÖNÜŞTÜREN TEK SEBEP CEHALETTİR”
Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Raporu TBMM Genel Kurulunda görüşüldü. Yaşananlardan siyaset üstü insani bir yaklaşımla ders çıkarılması gerektiğini ifade ederek sözlerine başlayan Sındır, “deprem bir doğa olayıdır, deprem bir afet değildir. Depremi afete dönüştüren tek sebep insandır ve insanın rekabet ve rant hırsıdır, cehalettir. Dolayısıyla deprem öldürmez; akıl ve bilim yolundan çıkılması, siyasi ve ekonomik rant çabalarının etkileri ölüme ve yıkıma neden olur. Depreme; gerek öncesi gerek esnası ve gerekse de sonrası olarak yaklaşmak gerekir. Bu çerçevede düzenlemeler; katılımcı, paylaşımcı uygulamalarla koordinasyonlu bir şekilde, yaşananlardan ders çıkararak siyaset üstü, insani bir yaklaşımla yapılmalıdır, ele alınmalıdır” dedi.
“DEPREMZEDELERİN KAZANILMIŞ HAKKI İHLAL EDİLİYOR”
Komisyon çalışmasının sonucunda 500 sayfalık bir raporun ortaya çıktığını ve bu raporun özellikle İzmir depremi sonrası yaşanan gerçekler ışığında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek sözlerine devam eden Sındır, “Gerçekler şunlar Sayın Milletvekilleri. Soru önergeleri verdik bakanlığa sorduk: bakanlığın İzmir depreminde ilan edilen 7 proje alanında normal imar planlarında 8 kata kadar inşaat izni verilirken bu yeni yapılan projelerde zemin artı 5 kat inşaat izni verildi. “Bunun nedeni nedir? Bu, kazanılmış hakkın bir ihlali değil midir?” diye sordum. Bakanlığımızın verdiği yanıt aynen şu: “2023 yeni şehircilik vizyonu kapsamında her şehrin sağlıklı, güvenli, akıllı, çevreci, dinamik bir yapı içerisinde, yatay mimariyi esas alan ve insan odaklı bir planlama ve uygulama anlayışının benimsenmesi ve söz konusu alanların zeminden de kaynaklı sorunlu bir bölge olması nedeniyle kat yükseklikleri 8 kattan 6 kata düşürülmüştür” dendi. Böyle bir gerekçe olabilir mi? Zeminden kaynaklı sorunlu bir bölge ise bölgenin neredeyse tamamı 8 kat ve hatta gökdelen imarlı iken ve bu büyüklükteki yapılar orada dururken ve hala yapılmaya devam ederken böylesi bir gerekçe ne kadar doğru ve ne kadar haklı?” dedi.
“MÜLKİYET HAKKINA VE ANAYASA'YA AYKIRI BİR DURUM!”
Konuşmasına depremin tüm Bayraklı genelinde etkili olduğunu, toplamda 652 bina ağır hasar almışken 7 proje alanının neye göre, hangi kriterler dikkate alınarak seçildiğinin bilinmediğini ifade eden Sındır, “Yine bakanlığa sorduk: “Bu projeler hazırlanırken yıkılan 7 ayrı binanın, depremde yıkılan binanın bulunduğu alanda, çoğunlukla ağır hasarlı konutları içeren 6306'ya göre tanımlanmış yedi proje alanında, projelerin hazırlanmasında mülk sahiplerinin görüş ve önerileri alınmış mıdır, alınmadıysa neden hiç askıya çıkarılmadı?” dedik. Gelen yanıt, maalesef, yine benzeri bir şekilde “Planlama yapılmış, maliklerin muvafakati aranmaksızın bakanlığımız resen yaptırbilmektedir” diyor. Ayrıca, burada yapılan düzenlemelerde proje alanından çıkmak isteyenlere maliklere de izin verilmiyor. 6306 sayılı Yasa'nın -kentsel dönüşüm- 6/A maddesi vatandaşa ait tapuların hazineye devredilmesini, vatandaşın mülkünde idarenin istediği gibi tasarrufta bulunmasını sağlıyor ki bu da mülkiyet hakkına ve Anayasa'ya aykırı bir duruma neden oluyor. Vatandaş kendi istediği ekiple neden kendi inşaatını yapamıyor, projelerini göremiyor? Mülkiyete tamamen el konuluyor; devlet alıyor vatandaşın elinden, dilediği gibi yapıyor, 120-130 metrekarelik inşaatının karşılığında "70-80 metrekare veriyorum sana" diyor. Vatandaşın kendi mülkü; ne projesini görüyor ne projesi üzerinde bir söz hakkı söz konusu. Depremzedeler bir dayatmayla karşı karşıya” dedi.
“EMSAL ARTIŞI, SIFIR FAİZLİ, İKİ YIL ÖDEMESİZ, 18 YIL VADELİ DESTEK KREDİSİ”
Depremzedelerin taleplerini Meclis kürsüsünden ifade ederek sözleri sonlandıran Sındır şöyle konuştu: “Bakın, binalar ağır, orta veya az hasarlı olarak tespit edilmiş, kendi imkanlarıyla yapma olanağı olmayan vatandaşlarımız; bunların çoğu emekli, emekli ikramiyeleriyle, üç beş kuruş birikimlerini bir araya getirip bir ev sahibi olmuşlar ve depremde evleri yıkılmış. Şimdi bu insanlar ödemek zorunda kaldıkları ağır bir finans yükü altında eziliyorlar. Peki, kendilerine verilen destek ne? 200 bin liraya kadar on yıl geri ödemeli. "Aylık 3.500 lira geri ödeyeceksiniz" deniyor. Yani emekli maaşı ne kadar hepiniz biliyorsunuz, 3.500 lira emekli maaşı yok zaten bu insanların. Dolayısıyla bir de ev kirası, vesaire bunu karşılamaları mümkün değil. Ne istiyor vatandaşımız? Emsal artış istiyor. Bununla ilgili Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer, depremden etkilenen alanlarda yüzde 30’a kadar emsal artışı yapılabilmesi konusunda çalışma yapılacağını bildirdi. Depremzede vatandaşlarımızın kentsel dönüşüm yapabilmeleri için ayrıca sıfır faizli, iki yıl ödemesiz, 18 yıl vadeli destek kredisi istiyor. Çok bir şey mi istiyorlar? Büyükşehir Belediyemizin orta hasarlı bina sahiplerine düşük faizli ve uzun vadeli kredi desteği sağlamak üzere 340 milyon lira bir finansman desteği için Dünya Bankasıyla yaptığı görüşmeler neticesinde varılan mutabakat var. Akabinde bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile sürdürülen karşılıklı yazışmalar olduğunu da biliyoruz. Sürecin hızlandırılması, ilgili bakanlığımızın bunun olumlu şekilde değerlendirmesi ve taraflarca da uygun görülmesi halinde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nca yatırım programına alınmasını ve Sayın Cumhurbaşkanının onayıyla bu kredi desteğini de bu insanlar için sağlamasını acilen bekliyoruz.”
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı