Türk insanı ile dünya insanı arasında bağ kurmak misyonu ile kurulan Yunus Emre Enstitüsünün, bunu dil, edebiyat ve sanat üzerinden yapması üzerine bir vizyonu bulunduğunu aktaran Ateş, teorik olarak kültürler arası iletişim, yumuşak güç gibi kavramları konuşurken zamanla bütün canlılar arasında bulunan bağın nasıl daha görünür kılınması üzerine faaliyetler yürütüldüğünü aktardı.
Ateş: “Siyasal söylemin dışında kültürü ve sanatı öne çıkardığımızda başka etnik yapılar, diğer dini aidiyetlerle birlikte hareket etmek de mümkün. Bu insanlığa başka bir anlam dünyası açıyor. Dolayısıyla bizim de kültür insanlarının çabasıyla Anadolu’dan çıkan eserleri yeniden dünyayla buluşturmamız lazım.” diye konuştu.
Erguner’in yapmış olduğu çalışmalar ve üretmiş olduğu eserlerle Enstitünün faaliyetleri arasındaki benzerliklere dikkat çeken Prof. Dr. Ateş, “Etik ve estetik şeyler üretirsek emanet bizdedir, temel amaç insanlığa hizmet etmektir.” ifadelerini kullandı.
“Bir toplumun değişmesi, o toplumun müziğinin değişmesine bağlıdır.”
Geleneksel Mevlevi sufi müziğinin dünyaca ünlü ney ustası Erguner ise kültürün sahip olunan siyasal coğrafya ile kısıtlı kalmaması gerektiğinin altını çizerken, “Bizim insanımızın Hindistan’dan Avrupa’nın ortasına kadar bir kültürel dünyası var, Kuzey Afrika da dâhil. Biz bunu senelerdir değerlendiremedik fakat bugün kıymetini bilmemiz lazım.” şeklinde konuştu.
Kültürün iki şekilde değerlendirilmesi gerektiğine değinine Erguner, “Bir, halkın bölgesel ve etnik olabilecek bir kültür dünyası var; bir de evrensel olabilecek kültür dünyası var. Biz biraz da Batı’nın etkisi ile kendi kültürümüzü etnik müzik gibi görüyoruz. Siyaset ve kültür sanat arasında direkt bir ilişki var. Eski Yunan zamanından bu yana söylenen bir şey ‘Bir toplumun değişmesi, onun müziğinin değişmesine bağlı.’ Sadece sanatçı yetiştirmek yetmiyor, kitleyi de o sanattan zevk alacak duruma getirmeniz lazım. Bazen zevklerimiz şartlanmanın sonucu oluşuyor. Şartlanma olmadan bir zevk, sevme konusu olunca o zaman o sanatta yükseliyor. Kültürel şartlanmaların dışında bazı şeyleri zevk edinebilmemiz lazım. Musiki imanı zevkle yaşamaya teşvik eden bir unsurdur. Müziği de tüketimin dışında insanı yüceltebilecek bir değer olarak düşünmemiz lazım. Şiir de öyle, Yunus Emre de” dedi.
İnsanlarla bağ kurabilmek adına üretilecek olan projelerle ilgili önerilerde de bulunan neyzen Kudsi Erguner, üretilen projelerin tarihi bir imajının olması gerekliliğine vurgu yaptı: “İnsanların geçmişiyle, geçmişle bağ kurabileceği bir şeyleri olması lazım. Bir yandan biz kendimiz tanıtırken bizim dünyamızla daha önceden ilgilenmiş insanları da ortaya çıkarmamız lazım. Biz armoni içerisinde yaşayan bir medeniyetin insanlarıyız. Bunu yeniden inşa etmek gibi bir sorunumuzun olmaması lazım.”
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı