Selami Salman'ın hikayesi, 1991 yılında su sorunu yaşanan Gözlukuyu köyünden başlar. O yıllarda köy sakinleri, yaşam şartlarını iyileştirmek için Dölek mevkisine göç etmişlerdi. Ancak Salman, köyüne olan bağlılığı nedeniyle bu göçe katılmayarak yalnız kalmayı tercih etti. Eşiyle birlikte yaşadığı bu köyde, eşinin 2011 yılında vefat etmesiyle tamamen yalnız kaldı.
Kendi İşini Kendi Yapan Bir Adam
Salman, yaşadığı zorluklara rağmen her işini kendi yapmaktan gurur duyuyor. Eski Vali Hamza Aydoğdu'nun kendisine sağladığı ev tadilatı ve su hattı gibi yardımlarla yaşamını biraz olsun kolaylaştırmış. Kendi evinde mutlu bir şekilde yaşayan Salman, sağlığının iyi olduğunu ve hayatından memnun olduğunu belirtiyor.
Kış Hazırlıkları ve Günlük Mücadele
Kış aylarında köy yollarının kapanması ve yoğun kar yağışı, Salman için ciddi bir meydan okuma oluşturuyor. Ancak o, bu zorlukları aşmak için kendi çözümlerini üretiyor. Yakacak ihtiyacını, 15 kilometre uzaklıktaki meşe ormanından topladığı kurumuş ağaçlarla karşılıyor. Bu ağaçları baltayla keserek odun haline getiriyor ve motosikletiyle evine taşıyor. Kendi ekmeğini yapma konusunda da oldukça yetenekli olan Salman, köyde ekmek sıkıntısı yaşandığında un alıp kendi ekmeğini pişiriyor.
Kışın Zorlukları ve Sessiz Mutluluk
Kışın getirdiği zorluklara rağmen Salman, yaşamdan şikayet etmiyor. Kış hazırlıkları, onun için hayatta kalmanın bir parçası haline gelmiş. Kış mevsiminde yoğun kar yağışı altında dışarı çıkamasa bile, evindeki sobasını yakıp sıcak çayını yudumlayarak zamanını geçiriyor. Bu durum, onun yaşamın zorluklarına karşı direncini ve yaşama sevincini gösteriyor. Gözlukuyu köyünde yalnız yaşayan Salman, hayatın zorluklarına karşı mücadele eden ve bu mücadelede umudunu kaybetmeyen bir yaşam örneği sunuyor. Bu hikaye, zor koşullar altında bile insanın kendi varlığını sürdürebilme gücünü ve azmini yansıtıyor.