Türkiye, sahip olduğu avantajlı konum ve güzellikleriyle yaz turizminde gözde ülkelerden biri olarak kabul edilmekte. Türkiye'nin yaz turizmi başarısına ek olarak sahip olduğu bütün potansiyelin kullanılmasıyla birlikte turizmde daha büyük başarılar elde edilebileceğine dikkat çeken Ulusal İktisadi Düşünce Kuruluşu (ULİKAD) Başkanı Ömer Niziplioğlu, Türkiye'nin tarihi ve kültürel güzelliklerine rağmen turizmden hak ettiği payı alamadığını vurguladı. Sadece yaz turizmi ile öne çıkan bir ülke olmaktan ziyade eşsiz güzellikleriyle ve doğru bir planlama ile turizmin farklı alanlarında da dünyada önemli bir konum elde edilebileceğini anlatan Ömer Niziplioğlu'nun önerileri ise şöyle:
1) Kış ve kayak turizmi: Ülkemizin önemli bir kısmı yüksek dağlara sahipken bu dağları yeterince planlayıp turizme açamıyoruz. Avusturya, milli gelirinin büyük bölümü turizminden ve ağırlıkla kayaktan sağlıyor. İsviçre ve İtalya birçok yüksek dağı kayak turizme açarak önemli gelir elde ederken yüksek dağı olmayan Hollanda ise gençlerin ve kayakçıların kayak yapabilmesi için atık malzemelerden dağ yapıp kayak merkezine dönüştürmüştür. Ülkemizde örnek olarak Erzurum Palandöken kesintisiz 14 km kayak pistiyle Avrupa’da 3. olmasına rağmen birkaç otelle hizmet ediyor. Aynı şekilde Kayseri Erciyes, Uludağ, Kartepe, Kartalkaya vb. dağlar kayak ve kış turizmine dönüştürmeliyiz. Kış turizmini sadece kayak olarak düşünmemeliyiz. Kayağın yanında konferans, toplantı, seminer için de kullanabiliriz. Örneğin Davos’un ülkeye katkısını göz önünde bulundurmalıyız. Yaz için 25 milyon misafir ağırlıyorsak kış ve kar içinde 15 milyon hedef koyarak planlama yapmalıyız ve bu misafirlerin milyarca dolar getireceğini unutmamalıyız.
2) Tarih: Ülkemizde 77 tane antik kent var ve yeni bulunanlarla birlikte bu sayı 100’ün üzerine çıkmaktadır. 81 ilimiz olduğu düşünüldüğünde ilimizden daha çok antik kente sahibiz fakat bunların durumu kötü. İyileştirip tarih turizmine sunmalıyız. Bu kadar antik kent ve tarihi eseri iyileştirmeyi şu an ki ekonomimizin karşılayamayacağı bilindiği için buna bir çözüm üretmeliyiz. Örneğin; iyileştir, işlet, devret yöntemi çözüm olabilir. Truva Çanakkale’yi, Side Manavgat’ı, Efes İzmir’i, Ani Kars’ı, Millet Aydın Söke’yi, Knidas Datça’yı vb. ekonomik olarak kalkındırmaya fazlasıyla yeter. Tarih turizmi 12 ay olduğu bilinmeli kış ve yaz mevsimi gibi sezonu beklenmemesi önemlidir.
3) Kültür turizmi: Bu topraklar nerdeyse tüm insanlık tarihine ev sahipliği yapmıştır. Başta Hititler, Frigler, Urartular olmak üzere onlarca medeniyet bu topraklarda yaşamıştır. Kültür turizmi Dünya turizminde önemli bir yere sahipken ve ülkemiz bu konuda çok şanslıyken bu şansı yeterince iyi kullanamadığı görüyoruz. Kültür turizmine daha çok önemsemeli. Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay’ı da ayrıca kültür şehirleri ilan edilip milyonlarca misafir beklemeliyiz.
4) İnanç: Bu topraklar birçok semavi dinin geçiş güzergahında yer aldığı için çok önemli eserleri de ülkemize bırakmışlardır örnek olarak İncil’de adı geçen 7 kilise batı Anadolu’dadır. Ayasofya çok önemli bir kilisedir. Meryem Ana’nın evi Efes’tedir. İlk kilise Antakya’dadır, Kapadokya Hristiyanlık tarihi için başlı başına öneme sahipken, Göbekli Tepe Dünya inanç tarihini değiştirmiş bir bölgedir. Noel Baba Demrelidir ve kilisesi Aziz Nikolas buradadır. Aziz Paul Tarsusludur. Sayısız aziz bu toprakların insanıdır ve kiliseleri mevcuttur. Aynı şekilde İslam eserlerinde de birçok esere ev sahipliği yapmaktayız. Anadolu’nun ilk camisi Habibi Neccar Antakya’dadır. Sultanahmet Camii, Bursa’daki Yeşil Cami gibi birçok eserimiz mevcuttur. Ayrıca kutsal emanetlerin büyük bölümü müzelerimizde sergilenmektedir. Aynı şekilde Musevilik inancının da önemli eserleri yurdumuzda yer almaktadır. Vatikan’ın milyonlarca Katolik misafiri ağırlarken Ortodoksların ruhani lideri Fener Rum Patrikhanesi yeterince misafir ağırlayabiliyor mu? Milyonlarca turistin alternatifsiz olarak bu kutsal mekanlara gelmesini sağlamalıyız. İnanç turizmini yaz kış turizmi gibi düşünmeli eserler iyileştirilmeli, gezecek destinasyonlar yaratmalı, yeme içme eğlenme ve ibadet mekanları sağlamalıyız. Sadece inanç turizmiyle şu anki turist sayımızı ikiye katlayabiliriz.
5) Gemi: Doğu Akdeniz turizmini hataya yapılacak Cruise Limanı ile çekebiliriz. Zaten var olan rotaya Hatay’ın da eklenmesi durumunda milyonlarca turisti ağırlayabiliriz.
6) Kaplıca: Termal su bölgelerini turizm bölgesi ilan etmeli ve planlayıp yatırımcılara sunmalıyız. Bu sayede Yalova, Manisa, Kütahya, Denizli, Bursa, Bolu, Kapadokya termal merkezi olabilir. Bu yolla bu şehirlerde işsizliği önemli ölçüde bitirebiliriz. Bunun için en güzel örnek Afyon’dur.
7) Yaylalar: Özellikle Karadeniz iklimi ve doğası nedeniyle talep gören bir bölgedir. Özellikle sıcaktan bunalan Ortadoğu misafirler için cazibe bölgesi olabilir. Çünkü her toplum denizi sevmeyebilir. İsviçre’nin Alpler’i nasıl sunduğunu biliyoruz. Birkaç yaylayı turizme açılmalı, tüm bu güzellikleri hem yurdumuz hem de dünya misafirlerini ağırlamayız.
8) Spor: Ülkemizin coğrafyası birçok spor aktivitesine müsait. Bunları uluslararası standarda çıkarıp spor müsabakaları düzenlemeyiz. Sörf, yelken, dağcılık, kayak, rafting, yamaç paraşütü, dalgıçlık, kampçılık gibi aktiviteleri çoğaltmalı ve tüm dünya spor severleri davet etmeliyiz.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı