Türkiye’de yapay zeka teknolojilerinin hayata geçirilmesinde yol gösterici bir kaynak olması amacıyla 10 başlıkta hazırlanan “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Ön Raporu” yayınlandı. Raporda yapay zekanın eğitimden kamu kurumlarına, sanayiden hukuka kadar birçok noktada kullanımına dair adım adım öneriler sıralandı.
ISTANBUL (TR) - 1950’den itibaren dünya genelinde birçok akademik araştırmaya konu olan yapay zeka, teoriden çıkarak artık günlük yaşamın önemli bir aktörü haline geldi. Yapay zeka hastalık teşhisinden, finansal kararlara, işe alım süreçlerinden şehirciliğe kadar geniş̧ bir alanda kullanılmaya devam ediyor. Türkiye’de ise yapay zeka teknolojilerinin üretilmesi ve kullanımının yaygınlaşması için çalışmalar sürüyor. Yapay Zeka Araştırmaları Girişimi ve Door Teknoloji tarafından hazırlanan “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Ön Raporu” yapay zekanın eğitim öğretim, yasal hazırlıklar, kamu görevlilerinin yetkinliği, emek dünyasına etkisi, meslek ve sektörlerde değişim, insan ve yapay zeka ilişkisi, ekonomi ve kalkınma, insan hakları, etik ve hukuk, genel yapay zeka ve vatandaşlık geliri gibi birçok farklı alanlarda yol haritası içeriyor.
“Yapay zeka geleceğin değil bugünün teknolojisidir”
Türkiye’de yapay zekanın geleceğin teknolojisi olduğuna dair yaygın bir söylemin hakim olduğunu belirten Yapay Zeka Araştırmaları Girişimi Sözcüsü ve Door Teknoloji kurucularından Ozan Demir, “, Dünyada 40’a yakın ülkenin ulusal stratejiye sahip olması Türkiye’nin Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Ön Raporu’nu hazırlamamızdaki temel çıkış noktamızdı. Amacımız Kenya dahil onlarca devletin büyük bir ilgiyle üzerinde çalışmalar yaptığı yapay zeka konusunda ülkemizin de ulusal bir aksiyon planına sahip olmasıydı. Artık yapay zekanın geleceğin teknolojisi olmadığını, bugün yaygın olarak kullanıldığını ve ekonomik kalkınma için hızlı bir şekilde yapay zekaya nasıl adapte olmamız gerektiğini tüm detaylarıyla raporda işledik. Ülke dinamiklerimizin dağınık çalışması yerine, ulusal strateji çatısında bir bütün olarak ileri teknolojiye hazırlanmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu noktada hazırladığımız rapor, hemen her sektörde yapay zekanın hayatın parçası olma yolunda önemli bir kılavuz özelliğini taşıyor” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik kalkınmanın itici gücü yapay zeka olabilir”
Yapay zeka stratejilerinin ve uygulama adımlarının planlanmasında teknolojinin gelişim hızına dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Ozan Demir, “Bu hıza yetişmeyen, hızı karşılamayan ya da göremeyen adımlar, hedeflenen amaçtan sapılmasına neden olur. Yapay zekanın gelişim ve kullanım hızına uygun ulusal planlar hayata geçirilirse birçok soruna çözüm, sorularımıza da cevap bulabiliriz. Örneğin ulusal bir stratejiyle ekonominin ve kalkınmanın yeni dinamiği yapay zeka olabilir. Ya da yıllardır ülkemizin ana hedefi olan 10 büyük ekonomi arasına girme düşüncemizi yapay zeka teknolojileri üreterek gerçekleştirebiliriz” dedi.
“Ulusal yapay zeka stratejisi için harekete geçilmeli”
Gelişmiş̧ ülkelerin yapay zeka teknolojisine daha iyi hazırlandıklarını ve çalışmalarına hızla devam ettiklerini aktaran Ozan Demir şu ifadeleri kullandı; “Ulusal yapay zeka stratejisi için ön hazırlık aşamaları çok önemli. Bundan dolayı hazırladığımız stratejiyi üç evre ile destekledik. Bunlar; hazırlık evresi, deneme everesi ve başlama evresidir. Hazırlık evresinde, eğitim yoluyla seviyelerine göre eğitimciler, öğrenciler ve iş dünyası yapay zekaya hazırlanmalı. Ulusal yapay zeka stratejisinin, iş ve eğitim dünyasını kapsayan ulusal bir eğitim planıyla desteklenmesi gerekiyor. Deneme evresinde eğitim çıktılarının ve kazanılan becerilerin yeteneğe dönüşüp dönüşmediği, ulusal yapay zeka stratejisi için başlama aşamasının yakalanıp yakalanmadığı test edilmeli. İnsan kaynağı niteliğinin dünya ile yarışır seviyede olup olmadığını muhakkak anlaşılmalı. Son olarak başlama evresinde ise ulusal yapay zeka stratejisi, belirlenen hedefler doğrultusunda başlatılmalı, yapay zeka ekonomisinden pay almak için harekete geçilmelidir.”