Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Pandemi etkisiyle belirsizliklerle dolu bir dönemde, ülkemize ve ülkemizin güçlü potansiyeline güvenerek yolumuza devam etmeliyiz” dedi. Dünyanın son 100 yılın en sert daralmasını yaşandığını belirten toplantının konuşmacısı Dr. Can Fuat Gürlesel ise dünyada yakın coğrafya içindeki ülkelerin kendi aralarında oluşturduğu ticaret birliklerinin çoğaldığını, Türkiye için AB Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 39’uncu kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısı, 3 Aralık Perşembe günü Demirdöküm’ün katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi. Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı ‘Pandeminin Domino Etkisi: COVID-19/EKONOMİ-21’ başlıklı toplantı, inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, dünya ve Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı.
Türkiye İMSAD’ın bir önceki Gündem Buluşmaları toplantısında, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün ve GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu ile birlikte deprem güvenliği için kalıcı çözüm üretmek amacıyla bir araya geldiklerini belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Çok yüksek bir uyum yakaladığımız bu toplantının ardından Türkiye Müteahhitler Birliği’nin öncülüğünde, sektörümüzün önde gelen sivil toplum kuruluşlarının başkanlarıyla, deprem güvenliğini ülkemize yakışır hale getirebilmek için bir bildiri yayınladık” dedi.
22 milyon vatandaşımız riskli yapılarda yaşıyor
Deprem güvenliği kapsamında 6,7 milyon riskli konutun dönüşümünü gerçekleştirmenin çok büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Tayfun Küçükoğlu, “Bu sorunu kısa vadeli çözümler ve heveslerle değil, 15-20 yılı kapsayan, bilinçli, topyekûn bir seferberlik şuuru ile giderebileceğimize inanıyoruz. Ülkemizde şu an 6,7 milyon riskli konutta 22 milyon vatandaşımızın barındığını kabul ediyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde büyük bir başarı ile 1,5 milyon konutun dönüşmesiyle 5 milyon vatandaşımızın daha güvenli konutlarda oturabilecek. Ancak 5 yıl sonra da 17 milyon vatandaşımız riskli konutlarda oturmaya devam edecek” diye konuştu.
Her deprem sonrası yükselen heyecanımız kanıksamaya dönüşmemeli
Türkiye’deki binaların depreme güvenli hale gelebilmesi için inşaat sektörünün, tüm bileşenleriyle dünya çapında, gelişmiş imkanlara sahip olduğunu belirten Tayfun Küçükoğlu, şöyle konuştu: “Müteahhitlik hizmetlerimizle, mühendislik, proje geliştirme ve uygulamanın yanı sıra inşaat malzemesi sanayimizin teknolojisiyle, kapasitesi, maliyet ve fiyat performansı ile çok ileri seviyedeyiz. Sahip olduğumuz bu güce güvenerek, depreme dayanıklı konutlara geçebilme seferberliğine daha büyük umutla bakıyoruz. Her deprem sonrası yükselen heyecanımız, zaman geçtikçe unutmaya ve kanıksamaya dönüşmemeli. Bunun için de toplumumuzun deprem güvenliği bilincinin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sorunlu bina stokumuzu ülkemize, sektörümüze yakışan seviyeye getirmemiz için uzun vadeli, daha istikrarlı, kararlı ve sürekli bir çabaya ihtiyacımız var. Dolayısıyla toplumun topyekûn bir bilinçlenmeyle, kaynaklarını güvenli konutlarda oturmaya yönelteceği bir süreci başlatmayı amaçlıyoruz.”
Potansiyelimize güvenerek yolumuza devam etmeliyiz
39. ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısında ele alınacak konuların firmaların 2021 hazırlıklarına olumlu katkı yapacağını, katılımcılara ilham vereceğini belirten Tayfun Küçükoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyümesini, ülkemiz ve sektörümüz adına umut verici buluyorum. Pandemi etkisiyle belirsizliklerle dolu bir dönemde, ülkemize ve ülkemizin güçlü potansiyeline güvenerek yolumuza devam etmeliyiz.”
Dünya son 100 yılın en sert daralmasını yaşıyor
2020’de iktisatçılar ve iş dünyası için öngörülemez bir gelişme yaşandığını vurgulayan Dr. Can Fuat Gürlesel, “Küresel salgın 2020’de beklenmedik bir şekilde hayatımıza girdi ve tüm yılı şekillendirdi. Salgının ekonomiye etkileriyle mücadele edebilmek için olağanüstü parasal genişleme önlemleri alındı. Bu sene dünya belki de son 100 yılın en sert daralmasını yaşıyor. Bu önlemlerin olumlu etkisini görmeye başladık. Haziran ayında üçüncü çeyrek için dünyada yüzde 5,8 küçülme beklenirken yüzde 2,8’e kadar düşen bir daralma oldu. Son çeyrekte ise yüzde 3 küçülme beklenirken yüzde 1,5 küçülme ile kapanacak gibi görünüyor” dedi.
2008’deki dünya mal ticareti büyüklüğüne döndük
Dünya mal ticaretinin de yüzde 12’lik bir daralmayla 2020 yılını kapatacağını belirten Dr. Can Fuat Gürlesel, “Dünya mal ticaretinde 16 trilyon doların biraz üzerine gelmiş durumdayız. Neredeyse 2008’deki küresel krizde yaşadığımız dünya mal ticareti büyüklüğüne döndük. Burada iyi bir haber var; üçüncü çeyrekte ekonomik büyümeyle paralel olarak dünya mal ticaretinde de hızlı bir toparlanma yaşandı. Bu Türkiye’nin ihracatına da pozitif yansıdı. Üçüncü çeyrekte dünyada 4,47 trilyon dolarlık bir ihracat oldu ve bu rakam birinci çeyreğin de üzerine çıktı. Daralma da yüzde 4,5’te kaldı. Covid-19 salgınının ikinci dalgası endişesiyle öne çekilen ve genişleyen siparişlerle mal ticaretinin yeniden önemli ölçüde canlandığını görüyoruz” diye konuştu.
İyimser senaryo gerçekleşirse hızlı bir dönüş olabilir
Dr. Can Fuat Gürlesel, şöyle devam etti: “2019’u 100 puan olarak kabul edersek, şu an iktisadi aktivitelerin seviyesi 80 puana gelmiş durumda. Nisan ve mayısta yüzde 40’ların biraz üzerine kadar gerilemişti, çok hızlı bir toparlanma oldu ama 2019’a dönebilmek için önümüzde daha gidecek hayli yol var. 2021’i ise büyük ölçüde Covid-19 salgınının ikinci dalgası ve aşı beklentileri şekillendirecek. Aşının bulunmasıyla ortaya çıkan bir iyimserlik var. 2021’in ilk çeyreğinde dünya ekonomisinde bir daralma bekleniyor. Aşının başarılı olması halinde ikinci çeyrekte çok hızlı bir geri dönüş olabilir. Eğer bu iyimser senaryo gerçekleşirse, dünya mal ticaretinde yüzde 10’luk bir büyüme yaşanabilir.”
Küreselleşme şekil değiştirdi
Dünyada yakın coğrafya içindeki ülkelerin kendi arasında oluşturduğu ticaret birliklerinin çoğaldığına dikkat çeken Dr. Can Fuat Gürlesel, küreselleşmenin şekil değiştirdiğini, Türkiye’nin ise sadece AB ile gümrük birliği içinde olduğunu ve bu nedenle gümrük birliğinin güncellenmesinin hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi.
En büyük ekonomiler arasına girmemiz için sürdürülebilir büyüme şart
Toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ise sürdürülebilir büyümenin çok önemli hale geldiğinin altını çizerek, şunları söyledi: “Dünyanın en büyük ekonomileri arasında ilk 10’a girmemiz için her sene yüzde 7 büyümemiz gerekiyor. Bunun için de reformlara ihtiyaç var. Sadece kendi kaynaklarımızla, tasarruflarımızla büyüyemeyeceğimiz ortada. Ekonomik büyüklüğü ile ilk sıralarda bulunan 10 ülkenin rekabet endekslerine baktığımızda; Singapur 1, ABD 2, Hong Kong 3, Hollanda 4, İsviçre 5, Japonya 6, Almanya 7, İsveç 8, İngiltere 9 ve Danimarka 10’uncu sırada yer alıyor. Biz rekabet endeksinde 61’inci sıradayız. Bu 61’in bileşenlerinde kurumsal yapılanmadan inovasyon kabiliyetine, makroekonomik ortamdan mali sisteme kadar her şeyin ciddi şekilde elden geçmesi gerekiyor. Bu adımların atılmasına acil ihtiyacımız var.”