Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Rafet Zeybek yeni değişikliklerle gündeme gelen anayasayı hukukçu gözüyle aktardı. Zeybek, anayasanın temel olarak tanımı ve değişimlerinin hukuk açısından uygunluğunu paylaştı.
“Anayasa toplumsal bir sözleşmedir ancak anayasa yüzde elinin değil, yüzde elli bir ile kabul edilir” diyen Zeybek, 82 Anayasası’nı da ele alarak günümüzle karşılaştırdı:
“DEVLET DÜZENİ BOZULDU”
“Çok eleştirdiğimiz 82 Anayasasını ele alım ben o zaman Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisiydim. Çok karşı geldik, “hayır” oyu verdik, bir sürü insana da “hayır” oyu verdirdim ben ama şimdi baktığınızda yüzde doksan iki ile kabul edildi. Şimdi bu son değişiklikler yüzde elli bir ile kabul edilen anayasanın ve bunları öve öve bitiremiyorlar. Anayasa bütün kesimlerin mutabakatıdır, daha doğrusu milletin ortak iradesidir anayasa, milletin düzenidir. Siz bu düzeni bozmaya kalktığınızda devlet düzenini bozarsınız. Devlet görevlilerinin ya da devlet kurumlarının anayasayı uygulamama gibi bir hakkı olabilir mi?
1982 Anayasası on dokuz kez değişmiş, yüz seksen maddede değişiklik yapılmış düşünün, şimdi böyle değişikliklerle Anayasa düzeni sağlanmaz evet 82 Anayasası çok sıkıntılıydı, bunu bütün ülkenin partileri, sivil toplum örgütleri, ilgililer, üniversiteler yani herkesi kucaklayan, herkesi içine alan toplumsal bir mutabakat sağlanarak, herkesin görüşü alınarak meclisten oy birliğiyle geçmelidir. Herkesi kucaklayan bir anayasa ancak bu şekilde olur. Fakat böyle bir değişiklik yerine o madde değişti, bu madde değişti özellikle son on dokuz yıldır mevcut iktidar ve tek bir kişi tarafından “benim istediğim maddeler değişsin gerisi ne olursa olsun” durumuna geldi.”
“YASAMA, YÜRÜTME, YARGI ANAYASAYA AYKIRI HAREKET EDEMEZ”
Anayasadan daha üstün bir düzen anlayışının olmadığını dile getiren Zeybek, üç temel gücün de anayasal düzen için önemli olduğunu vurguladı:
“Anayasa devletin düzeninin teminatıdır. Yasama, yürütme ve de yargı anayasaya aykırı hareket edemez. Yasamanın yani meclisin “anayasa Mahkemesi bana talimat veremez” diyemez, zaten talimat vermiyor. Anayasa Mahkemesi yanlış uygulamalar konusunda meclisi gereğini yapmaya çağırıyor. Anayasa Mahkemesi’nin mahkemelere de verdiği kararların yanlış olduğunu, anayasaya aykırı olduğunu söylediğinde bitmiştir. Fakat şimdi her şey o kadar keyfileşti ki meclis başkanının talimat saydığı denetimdir, kontroldür. Meclis Anayasa Mahkemesi’ne üye seçer mesela şimdi bu talimat mı? Hayır, anayasadan aldığı bir yetkiyi kullanıyor. Ya da yürütmenin Anayasa Mahkemesi’ne atama yapması talimat mıdır? Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan bir mahkeme varsa bu ülkede siyasilerin yaptığı hiçbir şeyin bir samimiyeti yoktur. Cumhurbaşkanı Türkiye’de herkese adalet istemiyor. Kendine adalet istiyor ona şüphe yok ki zamanında çok istedi ancak herkese adalet istemiyor. “Benim verdiğim kadar benim sağladığım kadar adalet olsun” istiyor. Türkiye’de yargı bağımsız, tarafsız değildir. Bunu uygulamada görmezseniz yani meclis, milletvekilleri bunu görmezse Türkiye’nin sorunlarını çözemezler. Milletvekilleri bunu görüyor aslında, yargının bağımsız olmadığını, talimatla iş yapıldığını görüyor. En son Boğaziçi öğrencileri yargılanırken gördük işte, rektör hakimi arıyor ve “tutuklamayın” diyor. Hukuk, vicdan ve kanunlar neyse o yapılmalıdır, talimatla hukuk yürümez. Elbette yineliyorum, öğrencilerin bırakılması doğru bir karardı ancak bunu mahkeme yapmalıdır."
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı