Termik Santraller Düzenlemesi Çevreyi Yok Edecek

Termik Santraller Düzenlemesi Çevreyi Yok Edecek. 2020 Ocak ayında mevzuata uygun olmadıkları gerekçesiyle faaliyeti durdurulan termik santrallerin dördünde hala çevre yatırımları tamamlanmadı ama buna rağmen santrallerin,...

Yayınlanma:
Termik Santraller Düzenlemesi Çevreyi Yok Edecek

Termik Santraller Düzenlemesi Çevreyi Yok Edecek. 2020 Ocak ayında mevzuata uygun olmadıkları gerekçesiyle faaliyeti durdurulan termik santrallerin dördünde hala çevre yatırımları tamamlanmadı ama buna rağmen santrallerin, geçici faaliyet belgesi ile çalışmaya devam ettiği bildirildi. Çevre izni alan iki santralde ise izin süreçlerinin usulüne uygun işletilmediği tespit edildi.


Temiz Hava Hakkı Platformu, söz konusu santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamadan çalışmalarına izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Çevre Kanunu” ve “Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği”ne göre tesislerin, hava emisyon izni, atıksu deşarj izni ve atık depolama sahalarına yönelik lisansını birlikte, entegre çevre izni olarak almaları gerekiyor. Halen özelleştirme kapsamında olan ve özelleştirilen termik santrallere, entegre çevre izni alabilmeleri için gerekli baca gazı filtreleme ve arıtma tesisleri, atıksu arıtma üniteleri ve atık depolama sahalarını inşa etmeleri ve/veya yenilemeleri adına 2013 yılında Elektrik Piyasası Kanununa (EPK) eklenen Geçici Madde 8 ile ek süre tanınmıştı. 2013-2019 yıllarını kapsayan bu muafiyet, sürenin dolmasından sonra ise yatırımlarını tamamlamamış tesislere “geçici faaliyet belgesi” (GFB) verilerek hukuka aykırı biçimde fiilen uzatılmaya devam ediliyor.” açıklamasında bulunuldu.

Santrallere verilen muafiyet süresinin tekrar uzatılması için Aralık 2019’da Meclis’ten geçirilmeye çalışılan düzenleme sivil toplum örgütlerinin ve kamuoyunun yoğun tepkisi sonucu Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmişti. Fakat ek süre tanınmamasına rağmen Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğinin hukuka aykırı uygulamaları ve Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelikte yapılan yine hukuka aykırı değişikliklerle bu santrallerin çevre yatırımları tamamlanmadan çalıştırılmasına göz yumulduğu söyleniyor.

Termik Santraller İçin Yapılan Geçici Düzenleme, Çevre Mevzuatını Yok Sayıyor

İDPAD’ın termik santrallere yönelik güncel incelemesi ile HEAL-Sağlık ve Çevre Birliği’nin ülkemizde 50MW üzerinde güce sahip hala çalışan kömürlü termik santrallerin sağlık maliyeti hakkında yaptığı güncel araştırması birlikte dikkate alındığında aşağıdaki sonuç ortaya çıkmaktadır:
Afşin Elbistan A Termik Santrali

Haziran 2020’de GFB alarak yeniden çalıştırılmaya başlandı. Geçen iki yıl içerisinde üç defa GFB aldı. Hala GFB ile çalıştırılıyor. 1984 yılında işletmeye alınan Afşin A termik santralinin, 1984’den bugüne sadece hava kirletici emisyonlarından kaynaklı yarattığı sağlık sorunlarının maliyeti 380 milyar TL. Santralin 16 binden fazla erken ölüme, yaklaşık 35 milyon günün hasta geçirilmesine neden olduğu tahmin ediliyor.

Tunçbilek Termik Santrali

Haziran 2020’de iki ünitesine GFB verilerek işletmeye alındı. Ocak 2021’de GFB’si iptal edildi, ancak yasal olarak kapalı kalması gereken süre içinde yeniden çalıştırıldı. 1956 yılında açılan ve Türkiye’de şu anda hala işletilen en eski kömürlü termik santral olan Tunçbilek santrali, geçtiğimiz 55 yılda 500 milyar TL’den fazla sağlık yükü oluşturdu. 20 bin erken ölüme ve 44 milyondan fazla hasta geçirilen güne neden olduğu tahmin edilen santralin hala çevre izni bulunmuyor.

Seyitömer Termik Santrali

Haziran 2020’de iki ünitesinde GFB alarak işletilen ve daha sonra kapasite artışına da gidilen Seyitömer termik santralinin şu an geçerli GFB’si 12.02.2022 tarihinde bitti. GFB’sinin süresinin dolmuş olmasına, henüz gerekli çevre yatırımlarını yapmamış ve çevre izni almamış olmasına rağmen santral faaliyetine devam ediyor. 1973 yılında açılan santral, işletmeye girdiği yıldan bugüne yaklaşık 490 milyar TL sağlık maliyeti oluştururken, yaklaşık 20 bin erken ölüme ve 43 milyondan fazla günün hasta geçirilmesine neden oldu.

Soma Termik Santrali

Santral 2020 Ocak ayında tamamen durdurulması gerekirken, bölgesel ısı sağlıyor olduğu gerekçesi ile iki ünitesi çalıştırıldı. İki kez GFB verildi ve halen çevre izni olmadan çalıştırılıyor. 1984 yılında açılan santralin toplam sağlık maliyeti 800 milyar TL.

Çatalağzı Termik Santrali

Haziran 2020’de GFB alarak tekrar işletmeye sokulan Çatalağzı termik santrali, GFB süresi 08.06.2021’de bittikten 3 ay sonra 02.09.2021’de çevre iznini almış. Arada geçen süre için uygulanması gereken idari yaptırımların hayata geçirilip geçirilmediği bilinmiyor. HEAL sağlık etki analizinde daha önce işletilip kapatılmış ÇATES-A üniteleri veri eksikliği sebebiyle hesaba katılamadığından; 1989’dan beri işletmede olan ÇATES-B’nin ünitelerinin yol açtığı hava kirliliği analize dahil edildi. ÇATES-B’nin bu süre içinde 1.110 erken ölüme, 2,6 milyon hasta geçirilen güne ve 34 milyar TL sağlık maliyetine neden olduğu tahmin ediliyor.

Kangal Termik Santrali

Santralin Haziran 2021’de alınmış bir çevre izni var. Ancak, GFB’si 04.06.2021 yılında bitmesine rağmen çevre izni bu süreçte değil daha sonra, 30.07.2021 tarihinde alınmış. Çevre izni bitiş süresi ise GFB’nin bitiş tarihinden itibaren başlatılmış ve aradaki izinsiz süreç için bir yaptırım uygulanmamış. 1986’da açılan Kangal Termik Santralinin işletmeye alındığı günden beri topluma yüklediği toplam sağlık maliyeti 446 milyar TL.

HEAL-Sağlık ve Çevre Birliği Kıdemli Danışmanı Funda Gacal bu konu ile ilgili “Kömür yakıtlı termik santraller iklim değişikliğinin yanı sıra başta hava kirliliği olmak üzere, hem insan sağlığına zarar veren hem de alıcı ortamda kaybolmayan ağır metaller gibi pek çok kirletici maddenin sorumlusu. Şu anda yüzleştiğimiz enerji kriziyle beraber, kömürün ucuz bir yakıt olmadığı bir kez daha kanıtlanmış iken, yaptığımız araştırmalar elektrik üretmek için kömür kullanmanın sağlık maliyetini de gözler önüne seriyor. Araştırmalarımız veri kısıtlılığı sebebiyle iyimser tahminler olmakla beraber, santrallerin sadece hava kirliliği nedeniyle son 55 yılda yarattığı sağlık maliyetinin Türkiye’nin 2020 yılı gayrisafi yurtiçi hasılasına eşit olduğunu gösteriyor. Bu maliyetin bedeli toplumun sağlığı, uzun erimli çevre etkileri ve kamu bütçesine maddi yük” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Keşfet