Trump’ın sosyal medya hesaplarının engellenmesinde geç mi kalındı?
Donald Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmeyerek komplo teorileri yayması ve destekçilerinin ABD kongresine baskın yaparak olaylar çıkarması dünya gündeminin ilk sırasına yerleşti.
Donald Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmeyerek komplo teorileri yayması ve destekçilerinin ABD kongresine baskın yaparak olaylar çıkarması dünya gündeminin ilk sırasına yerleşti. Bu ayaklanma girişiminin ABD’nin kendi özgün koşullarına bağlı olarak geliştiğini belirten uzmanlar, “Ülkedeki beyaz üstünlüğüne inanan ırkçı örgütlenmelerin güvenlik yetkilileri tarafından ihmal edilmesi bunda en büyük etken” dedi. Kontrolden çıkan ve sürekli yanlış bilgiler yayan Trump’ın sosyal medya hesaplarının engellenmesinde geç kalındığını belirten uzmanlar, iç savaş çıkma ihtimali az olsa da ABD’nin ulusal güvenlik anlayışını tamamen değiştirecek bir reform sürecine girmesi gerektiğini ifade ediyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, Trump destekçileri tarafından ABD kongresine yapılan baskını ve yaşanan olayları değerlendirdi. Güvenlik kuvvetleri yetersiz kaldı Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, ABD’de seçimlerin ardından böyle bir sorun yaşanmasının beklenen bir durum olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Trump, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek, seçim sonuçlarıyla ilgili sürekli gerçek dışı yalanlar ve komplo teorileri yayarak, destekçilerini sürekli kışkırtmakta ve kendisine karşı düzenlendiğini iddia ettiği komplonun durdurulması için çağrı yapmaktaydı. Trump, 6 Ocak günü ABD Kongresinin seçim sonuçlarını formalite icabı onayladığı oylama öncesinde düzenlenen göstericilere yönelik yaptığı konuşmada, seçim süreciyle ilgili hiçbir temeli olmayan ve kanıt içermeyen iddialarını yinelemişti. Son olarak, görevi sadece kongrenin güvenliğini sağlamak olan bin 500 memur kapasiteli polis teşkilatı US Capitol Police’ın ve resmi açıklamalara göre buna ek olarak gelen bin kişilik Washington D.C. destek polis grubu, güvenlik çemberi oluşturma konusunda inanılmaz bir yetersizlik gösterdi. Bu durum da kongre önünde toplananların kongre binasına girmeyi, temsilcilerin odalarını ve senato salonunu işgal etmeyi başarmalarına neden oldu.” ABD benzer olayları daha önce de yaşadı ABD Kongresi’nin tarihinde tam bu çapta olmasa da benzer olayların daha önce de yaşandığını belirten Gökçay, “Yakın tarihte yaşanan en önemli şiddet olayı 1954’te, Puerto Rico’nun bağımsızlığı taraftarı dört kişinin kongreye sızması ve Temsilciler Meclisi salonunda ateş açması ile 5 temsilciyi yaralaması şeklinde gerçekleşti. Ancak kongrenin bu çapta büyük bir saldırıyla karşılaşması, 1814 ABD-Britanya savaşı sırasında İngiliz ordularının ABD Kongresi’ni yakmalarından beri yani yaklaşık 200 yıldır yaşanmamıştı. 21’inci yüzyılda federal devletin en önemli kurumlarından birinin bile korunamamasının, ABD’nin toplumsal birliğini sağlayabilme kapasitesi açısından itibarını oldukça zedelediğini söyleyebiliriz. Bu itibar kaybının giderilmesi için de çok uzun süreli ve çok çaba gerektiren bir değişim programına başlanması ve ABD’nin ulusal güvenlik anlayışını toptan değiştirecek bir reform sürecine girmesi gerekecektir” dedi. Reform başlatılırsa Biden istikrarı sağlayabilir Bir reform sürecine girilebilirse Biden yönetiminin görece istikrarı sağlamada başarılı olabileceğini söyleyen Gökçay, “Ama her şey kendi kendine normale dönecekmiş gibi davranılırsa, ABD’de yükselen ırkçı ve aşırı sağcı hareketlerin örgütlenmeleri ve silahlanmaları durdurulmazsa bundan sonraki seçimlerde çok daha vahim sonuçlarla karşılaşılabilir” ifadelerini kullandı. Facebook ve Twitter müdahalede geç kaldı Twitter ve Facebook’un çok geç ve çok yetersiz bir karar aldığına dikkat çeken Gökçay, “Başkanlığının bitimine iki hafta kalmışken Trump’ın sosyal medya hesaplarının dondurulmuş olması tek başına yeterli olmayacaktır. ABD’de son dört yıldır sürekli yalan ve yanlış bilgiler yayan Başkanın bu eylemlerimin engellenmesinin konuşma özgürlüğünü engelleyip engellemeyeceği tartışılıyordu. Başkan’ın artık kontrolden çıkması, söylediği yalanların ve denge gözetmeyen kişilik yapısının milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atacak noktaya gelmesi bu tartışmalarda nefret söyleminin sansürlenebileceğini savunanların güçlü çıkmasına neden oldu” dedi. Başkanın görevden alınması için çağrı yapıldı Amerikalıların kontrolden çıkmış bir konuşma özgürlüğünün demokrasiyi kısıtlayan ve yok eden akımlara yol açtığını deneyerek gördüklerini belirten Gökçay, “Olayların hemen ardından artık kontrolden çıktığı düşünülen Başkanın durdurulması için kongre temsilcileri ve senatörler, 25’inci Anayasa Değişikliği uyarınca Başkanın görevden derhal alınması konusunda Başkan Yardımcısı ve kabineye çağrı yapmaya başladılar. Bu talebi New York Times ve Washington Post gibi önde gelen medya kuruluşları da destekliyor. Başkanın görevden alınması kabinede kabul edilmese de kongre tarafından tekrardan bir azil süreci başlatılması için çabaların artacağını göreceğiz” diye konuştu. Ayaklanma George Floyd protestolarından farklı Gökçay, 6 Ocak’ta yaşanan ayaklanmanın George Floyd protestolarından çok farklı bir mahiyete sahip olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ayaklanma girişiminin ABD’nin kendi özgün koşullarına bağlı olarak geliştiğini düşünüyorum. Ülkedeki beyaz üstünlüğüne inanan ırkçı örgütlenmelerin güvenlik yetkilileri tarafından ihmal edilmesi bunda en büyük etken. Bu örgütlenmelerin ihmal edilmesi veya göz ardı edilmesi ülkede güçlenen ırkçı karşıtı protestoların ivme kazanmasıyla da bağlantılı. ABD’nin tarihine bakmak bize bu konuda birçok ipucu verebilir. 1861-65 arasında yaşanan ABD iç savaşının ardından Afrika kökenli Amerikalıların kazandığı birçok hakkın uygulanmasının engellenmesi için birçok ırkçı örgüt kurulmuş ve bu örgütler özellikle güney eyaletlerinde açıkça eyalet yönetimleri tarafından desteklenmişlerdi. Irkçı örgütlenmelerin gün yüzüne çıkmaları, ırkçı ve ayrımcı uygulamalara karşı gösterilen direncin hemen ardından yaşanıyor. Yapısal ırkçılığa karşı direnci bastırmaya çalışan ırkçı grupların günümüzde tekrar gün yüzüne çıkması bu bağlamda bir rastlantı değil.” Biden uzlaşmacı tavır sergiliyor Biden’ın Trump yönetimine yönelik söylemlerinde uzlaşmacı ve görece ılımlı bir dil kullanmaya çalıştığı söyleyen Gökçay, “Biden seçildikten sonra düzenli olarak toplantılar düzenledi ve medyayı bilgilendirmeye çalıştı. ABD Kongresi’ne yapılan bu vahşi saldırının ardından Biden’ın beklendiği kadar sert bir çıkış yapmadığı ve geri planda kaldığı da söylenebilir. Biden’ın danışmanlarının kendisine 20 Ocak’taki yemin törenine kadar süreci ılımlı bir şekilde yönetmesi ve durumu alevlendirici konuşmalar yapmaktan çekinmesi konusunda tavsiyelerde bulunduklarını tahmin edebiliriz” dedi. İç savaş çıkma olasılığı az Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay sözlerini ABD’de yeni bir iç savaşın çıkma olasılığını değerlendirerek şöyle tamamladı: “İç savaş çıkması Trump yönetime geldiğinden beri günlük hayatta az da olsa değinilen bir konuydu ama konuya ciddiyetle yaklaşan kişilerin sayısı azdı. Geçtiğimiz çarşamba günü yaşanan ayaklanma girişimi eğer Trump ve onun medyadaki müttefiklerinin yaydıkları yalan ve bilgi kirliliği durdurulmazsa toplumda onarılmaz ayrılıkların açılacağını ve bunların doğrudan toplumsal gruplar arasında şiddet eylemlerine yol açabileceğini açık bir şekilde gösterdi. Eğer Biden yönetimi kesin ve kararlı bir şekilde beyaz üstünlüğüne inanan grupların üstüne gitmez ise ve Cumhuriyetçi Partinin önemli bir kesimi Trump’a olan desteklerini kesmezse belki hemen değil ama önümüzdeki yıllarda ABD’yi çok zor yıllarını beklediğini söyleyebiliriz.” BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.