Ağıralioğlu: "HDP'nin sadece PKK ile değil devlet millet düşmanlarıyla da mesafe sorunu vardır"
İyi Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:"İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın...
İyi Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:
"İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın soykırım demesinden evvel bu topraklarda siyaset yapacağız diye memleketin en şefli topraklarına girme fırsatı bulmuş HDP’lilerin, soykırım ile yüzleşmesi lazım diye bir hezeyanı dillendirdiğini Türk kamuoyu duydu. Biliyorsunuz zaman zaman hatırlatıyorum ki, beraberliğimizin nice güzel örnekleri vardır bu topraklarda. Farklılıkların zenginliğe döndüğü bu medeniyet ikliminde her rengin, her mezhebin, her meşrebin birarada yaşamasının büyük orkestrasını bir medeniyete dönüştürmüş bir milletiz biz. Bu beraberliğimizin zaman zaman türküleri, deyişleri, romanları, Zaman zaman şiirleri vardır, zaman zaman hatıraları vardır, sevinçleri vardır Bunların içerisinde bizim beraberliğimizi tescillediğimiz yer şudur, Türk milleti demek, Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlığına hürmet hissi olan herkes Türk Milleti tanımı içerisindedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür. Türk Milletine bağlı olmanın asgari sorumluluğu memleketine milletine dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşman olmaktır. HDP’nin problemi sadece PKK’ya mesafesizlik değildir. HDP’nin sadece PKK ile değil devlet millet düşmanlarıyla da mesafe problemleri vardır. HDP Türk milletinin bütün düşmanları ile iş yapmayı kendisi için meşru gören bir suç işleme organizasyonu haline dönmüştür. Türkiye ile değil Türk devletinin düşmanlarıyla ortak olma organizasyonu olmuştur. Taşıdığınız isimlerle milletinizle ile kardeş olmanız gerekirken, isimlerinizin size sorumluluk olarak yüklediği beraber yaşayacağız ahlakını taşımanız gerekirken siz Taşnakçıların bi memlekette yaşattığı acıların arkasına sığınıp milletinize parmak sallamayı seviyorsunuz.
Biz birarada yaşadığımız ve iftihar ettiğimiz Ermeniler de biliyoruz. Çok önemli mevkilerde çalışmış Ermeniler de biliyoruz, onların varlığından da çok mutluyduk. Biz Taşnakçıların bize yaşattığı acıları da biliyoruz. Siz 106 yıl sonra memleketinizin meclisinde Taşşnakçıların bize yaşattığı acıları unutup, soykırımla yüzleşin diye bir ahlaksız teklifi milletimize yapıyorsanız kendinize yakışır isimler alın teklifimi bir daha düşünün. Taşnakçıların isimleri yakışır. Bu memlekette soykırım yaptı diyecek olanlara Emine ismi, Ftahi ismi, Murat ismi yakışmaz onlara Van’da katliam yapan Taşnakçıların isimleri yakışır. Ya isimlerinizle milletimizle kardeş olursunuz, farklılıklarımızla huzur içinde yaşadığımız hep beraber içine sığınacağımız bir memleketin huzur duyacağımız bir vatanın inşasında yer alır şerefinizle hizmet edersiniz. Yahut devlet millet düşmanlığıyla beraberliğinizin millete ihanet etmiş olmanın, milletin devletin aleyhine açıklama yapmış olmanın bedelini ödersiniz.
Türk milleti iş zora girdiği zaman bir kavmin adı olur
HDP’nin soykırım ile ilgili yüzleşme talebine mukavelemiz şöyledir, Bu memlekette yüzleşmeden bahsedecekseniz önce PKK ile yüzleşmeyi becermelisiniz. PKK denilen alçak organizasyonun arkasında 1000 yıllık beraberliğimize pusu kuran istihbarat organizasyonları ile yüzleşeceksiniz. Siz bugün PYD’nin PKK ile beraber aşağıda istasyon devlet kurdurma isteklerine sessiz kalıyor el sallıyorsunuz. Bu topraklar ihanet te gördü, ihanet adına mevzi kazanma hevesinde olan organizasyonlar da gördü. Biz dost kadar düşmanda gördük, sadakat kadar ihanette gördük. Bunlarla baş edebilmeyi muvaffak olup bugünlere getirebildiğimiz için Türk yurdu hala bizim yurdumuzdur. Geçmişte yaşadığımız acıların intikamını kinini taşımayacak kadar ali cenab bir milletiz. Kardeş olmaya hazır herkese kardeş oluruz ama düşmanlık etmeye karar vermiş herkes bilsin ki, Türk milleti iş zora girdiği zaman bir kavmin adı olur. Sükunet zamanı, barış zamanı, bolluk zamanı bütün bir milletin adı Türk Milletidir. Hakikat yetim kaldı mı, vatan istila edilme tehlikesiyle karşı karşıya oldu mu, memlekette haksızlık, zulüm dayanılmaz hadlere vardı mı, işgal artık azgınlıkla bu memleketin her tarafını korku iklimine çevirip sarıp sarmalaya döndü mü o zaman Türk bir kavmin adıdır. Milletimizin dostluğuna talip herkesle dost olmak, devletimizin dostluğuna talip herkesle huzuru korumak mümkündür. Ama biz bunu huzur lehine değil de huzursuzluk lehine, barış lehine değil de savaş lehine, güvenlik lehine değil de terör lehine kullanmak istiyorum diyen herkes arkasındaki destek le beraber kuvvetlerini toparlasın gelsin devlette millette burada.
Muhalefetin belediyelerinin halk nezdinde kazanmasını kompleks etmesinler
Belediyelerin Halk Ekmek büfelerini açma teşebbüsüne Ümraniye’de müdahale edildi. Hükümetin hazinesi pandemiye tam takır yakalanınca memleketin ağırlaşan şartları kaldırma yükü artmış oldu. Belediyelerle bu büyük paylaşmak istiyorlarsa hükümetin boynuna borç bu yükü paylaşmak zorunda. Yardımlarda zorluk çıkardılar, muhalefetin belediyelerinin halk nezdinde kazanmasını kompleks etmesinler, bunun millete huzursuzluk olarak döndüğünü görsünler, milletimizin ekmeği ucuz almak için saatlerce ekmek kuyruklarında beklemeyi göze almalarıdır hükümetin üzerine düşen sorumluluk, kimin açlığıyla ilgilenmek değildir. Kimin açlığıyla ilgilenmek istiyorlarsa, sübvanse etsinler, ekmeği ucuz vermek istiyorlarsa fırıncılık sektöründeki sorunları sübvanse etsinler ekmeği ucuzlatsınlar. Eğer ucuzlatamıyorlarsa belediyelerin bu anlamda yapabilecekleri ucuz ekmek programına musallat olup bu zor gününde vatandaşın üç kuruş beş kuruşun hesabını yapan annelerin hicranını sebep olmasınlar.
İkizdere’de bir tartışma var çevre ile ilgili bir hassasiyet gelişince mevzu iki tarafın kamplaşması haline dönüştürülüyor. Bu çatışma içerisinde inadına yapacağız inadına yaptırmayacağız arasına sıkışmış memleketin kaynaklarını israf eden, memleketin tabiatını bu tartışma içerisinde kıymetsizleştiren bir tartışma İkizdere’de başlamıştır. Cumhur ittifakının çok oy aldığı bir yerdir. İkizdere’de son yerel seçimlerde yüzde 97 oy vermiş. Biz İYİ Parti olarak orada yüzde 1.47 almışız olmamıza rağmen AK Parti’ye yüzde 97 oy vermişlerin hakkına hukukuna cümle kuruyoruz. Diyoruz ki, size oy veren bu insanların sesini duyun lütfen ırmağın akışına ölürüm diye seçim propagandası yapmış bir partidir AK Parti. MHP’de çok iftihar eder o türkü ile. Onunla milletin karşısına çıkmış insanların ırmakları katledilirken daha hassas olması gerekir. Vatan dediğimiz toprak Sayın Cumhurbaşkanı’nın arsa arazi korelasyonu ile takdim edilecek bir toprak değildir. Vatan çocuklarımıza içinde huzurla yaşayacakları, derelerini, ağaçlarını, tertemiz teslim etmemiz gereken bir topraktır. Hatıraları ile yaşadığımız o yerlerde para kazanma heveslerine kurban etmeyeceğimiz, tabiatını bozmayacağımız ve hassasiyetlerimizi en yüksek seviyeye çıkarmamız gereken bir zaman dilimindeyiz. İklim değişikliklerinin sebep olduğu kuraklıklardan bahsediyoruz, bunlarla ilgili hassasiyet gösterilmesi gerekir.
Biz dillendiriyoruz muhalefet partisi olarak Milliyetçi Hareket Partisi de iktidar ortağını uyarsın. Milliyetçi bir kadro iktidarı destekliyor ya da ayakta tutuyorsa bu milliyetçi kadronun iktidarı desteklemesinin meyvelerini millet yemelidir. Milliyetçi bir kadro iktidarı destekliyorsa milletin ırmakları gürül gürül akabilmelidir, milliyetçi bir kadro iktidarı destekliyorsa memleketin bir ağacının hesabı yapılmalıdır, milliyetçi bir kadro iktidarı destekliyorsa kamunun kaynakları israf edilmiyor demektir, milliyetçi bir kadro iktidarı destekliyor da memleketin ırmaklarına suikast ediliyorsa milliyetçilik muhdevasını kaybetmiş demektir. Milliyetçilik geçmişte kurulmuş büyük devletlerle övünmekten daha çok işsizlikle mücadele etmeye, tabiatı, çevreye korumaya ormanları kesilince nefesi kesilecek bir sorumluluk duymaya dönüşmelidir. Böyle bir milliyetçilik İkizdere’yi sarıp sarmalamalıdır.
Her çevre hassasiyeti ile ilgili ortaklaşa bir şey yapmalıyız duygusunun önünde arkasında HDP’nin yer aldığını görüyoruz. Memleketin gencecik fidanları PKK tarafından vurulurken çıtı çıkmamış DHP organizasyonlara dahil. Memlekette fidanlar katlediliyor diye bağırmalarının hiçbir karşılığı yoktur. Onların bu tür organizasyonlarda meşruiyet bulmaya çalışmaları bizim gibi milliyetçi kadroların bile faaliyetlerinin itibarsız hale gelmesini sağlıyor. Siz milletinizi devletinizi soykırımla suçlayacaksınız sanki PKK bir hak arama organizasyonuymuş, terör organizasyonu değilmiş gibi davranacaksınız sonra gelip devlet teröründen, çevre teröründen bahsedeceksiniz, burada haklı itirazları gölgeleyen bir samimiyetsizlik vardır.
Kendi milletinize böyle bir nezaketizlik yaptığınız için özür dileyin
İçki yasağı mevzusunu hükümet doğru okusun. Siz bu mevzu ile ilgili bağışıklık sistemimize zarar veriyor, pandemi ile ilgili mücadelede seferberliğimizi gevşetiyor diyorsanız, bu mevzu ile ilgili itirazların arkasındaki eşiği lütfen görsün hükümet. Eşik şu, hükümetin dikkatine başından itibaren o kadar gevşek davranıldı ki, şu anda hükümetin bağışıklık sistemimize zarar veriyor düşüncesiyle uyguladığı bu yasak aslında, vatandaşın şöyle kızgınlığına sebep oluyor, yani siz maskeyi, mesafeyi kongrelerinizde iptal ettiniz, pandemi şartlarında yeteri kadar destek vermeyip vatandaşı mücadelesinde yalnız bıraktınız, hiçbirşeyi düzgün yapamadınız en son bağışıklık sistemimize zarar veriyor gerekçesiyle uygulamaya çalıştığınız bu mekanizmada ramazan ayında bizim milletimizin hassasiyeti zaten vardır. Öyle bir üslup kullanarak siyaset yapmayı tercih etmektedir ki, normal insanların bile sükunetli zamanlarda taşımış oldukları ahlakı tersten provoke edici bir siyasi yönetimle karşı karşıyayız. Bizim milletimiz mübarek günlerde içmezler, ramazanda hassasiyet gösterirler, zaten milletimizin terbiyesinde olan şeyleri böyle bir siyasi alana çekip milletinizin zaten yeteri kadar yükü varken böyle bir uygulamayla ahlaklılar, ahlaksızlar diye tasnif etmek doğru değildir. Kendi milletinize böyle bir nezaketsizlik yaptınız için özür dileyiniz. Millet irfanına itimat etmezsiniz bizim milletimizin mizacında, mayasında olan ahlakı bozmuş olursunuz. Arkadaşlarımız dindarlık ile ilgili hassasiyet taşıyorlarsa hürmet hissi doğuracak dindarlığa ihtiyacımız var. İnsanları dinden çıkaracak bir taassuba sebep olmaktansa milletinizin takdirini duasını kazanacak dindarlık yapın. Tedbirlere gönüllü olacak kadar hassasiyet gösterecek onlara bu duyguyu verecek kadar ciddiyet taşımalısınız. Cenazelerde aklınıza gelmeyen bağışıklığı, bayramlarda aklınıza gelmeyen bağışıklığı, kongrelerinizde aklınıza gelmeyen bağışıklığı, Siyasi parti çalışmalarında aklınıza gelen bağışıklığı, böyle bir gerekçe ile sunarsanız bu milletinizin size olan kızgınlığını artırır, bu milletin mayasına kötülük etmiş olursunuz.
KKTC biliyorsunuz Türkiye içinde olduğumuz dönemde gördü ki, bir paradigma değişikliği il ekarşı karşıyayız. Özellikle Yunanistan zaman zaman artan şımarıklığının sebebi Ege’deki egemenlik alanlarımızı ihlal ettikleri her yere arkalarında AB’nin desteğini görmüş olmalarıdır. Bizim kendi egemenlik alanlarımızla ilgili taleplerimizin karşısına ABD’nin kendilerine verdikleri destekle cüretkar cevaplar vermişlerdir. Bizim tezimiz açıktır, eşit egemen devletler şeklinde bölünmelidir. Türk tarafını orada azınlığa dönüştürecek her teklifin KKTC’de karşılığı yoktur.
Kaynak: İyi Parti
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.