BOP’un nihai hedefi, egemenlik haklarımızı yok etmek

FETÖ ihanetinin devlet çarkını çeviren kolları ele geçirmeye başladığı 2000’li yıllarla Amerikan yöneticileri tarafından Türkiye’nin Büyük Orta Doğu Projesi’ne dâhil edildiği tarihin aynı döneme denk gelmesi tesadüf...

Yayınlanma:
BOP’un nihai hedefi, egemenlik haklarımızı yok etmek

FETÖ ihanetinin devlet çarkını çeviren kolları ele geçirmeye başladığı 2000’li yıllarla Amerikan yöneticileri tarafından Türkiye’nin Büyük Orta Doğu Projesi’ne dâhil edildiği tarihin aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir. 

FETÖ, bu projenin Türkiye ayağındaki planlamalar çerçevesinde “içerideki taşeron” görevini üstlenmiştir.

BOP’un nihai hedefi, egemenlik haklarımızı yok edip bağımsızlık çabalarına son vererek Türkiye’yi kalıcı ve uysal bir Amerikan uydusu hâline getirmektir.

Şükür ki milletimiz oynanan bu kirli oyunu çabuk fark etmiştir.

Gerek geleneksel varlık refleksi gerekse MHP başta olmak üzere bekasını savunan güçlü siyasi aktörlerin kararlı direnişi sayesinde milletimiz, FETÖ vasıtasıyla tezgâhlanan büyük oyunu bozmuştur. 

Uluslararası aktörlerle emperyalist ülkelerin demokrasiye ve millet iradesine yön verme çabaları FETÖ’den eskidir ama FETÖ, Cumhuriyet döneminin en kötü tutsaklık senaryosudur.

FETÖ dağıtılarak, vesayet ve uydu rejimi tesisi bağlamında CIA ve Pentagon’un oluşturduğu en kapsamlı ihanet ağı çökertilmiştir. 

Sistemi yeniden dizayn etmek, siyaseti ve toplumu psikolojik açıdan yönlendirmek için işlenen; ünlü, kanaat önderi, siyasetçi ve aydın suikastları, FETÖ’nün tepelenmesinden sonra bıçakla kesilmiş gibi son bulmuştur.

Toplu ölümlere yol açan, katliama varan silahlı ve bombalı eylemlerin önü alınmıştır.

Böylece bazıları resmen aydınlatılamasa da birçok terör eylemiyle suikast ve cinayeti tezgâhlayan adresi açığa çıkaracak sırlar aralanmıştır. 

Halkın ve devletin imkânlarını terör örgütlerine peşkeş çeken kafalar ezilmeye başlanmıştır.

İhanete hendek kazan eller kırılmış, toplum kesimlerini birbirine kırdırmayı amaçlayan isyan senaryolarının sahnelenmesi engellenmiştir.

Devlet otoritesinin tesisi sayesinde; terör örgütlerinin peşlerinden sürüklemeye çalıştığı ve evlatlarını batağa sürüklediği halkın, gözü açılmıştır.

 Özelikle Kürt kökenli vatandaşlarımızdan oluşan aileler; evlatlarına, varlıklarına ve huzurlarına dadanan PKK’ya karşı şanlı bir direniş başlatmıştır.

Terörle mücadelede elde edilen başarılar sayesinde, Türkiye’de hem siyasi hem de sosyolojik anlamda köklü değişiklikler yaşanmaya başlanmıştır.

Bu aydınlık sürece tahammül edemeyen uluslararası aktörlerse millet iradesinden beslenen güçlü selin önünü kesmek için yeni siyasi tezgâhlar ve “kunduz setleri” kurma peşine düşmüştür.

Uluslararası aktörler artık oyunu açık oynamakta, Türkiye’deki yerli iş birlikçileri için adres ve mekân göstermektedir.

Türkiye’de meşruiyetini millî iradeden alan toplumsal refleksler ve siyasi birlikteliklerin tezahürlerini tersine çevirme görevi, ne yazık ki CHP’ye verilmiştir.

CHP’ye, bağımsız ve güçlü bir ülke olarak yeni dünya düzeninde yer alma hedefinden Türkiye’yi alıkoymak için, meşru iktidara ve Cumhur İttifakına muhalefet eden siyasi partileri örgütleme rolü biçilmiştir.

CHP de, üstlendiği misyon için diğer küçük ve mikroskobik partileri etrafına toplayıp bir zillet koalisyonu oluşturmuştur.

Zillet ittifakı; FETÖ’nün başaramadığını, iktidarı bir şekilde devirerek başarmak hevesindedir.

CHP’nin terörizm destekçisi İstanbul İl Başkanı, 2021 bütçesinin Meclisten 316 oyla geçmesinin hemen ardından yaptığı paylaşımda, "TBMM’den geçecek olan bir sonraki bütçe halkın bütçesi olacak." demiştir.

Seçimler 2023’te gerçekleşeceğine göre, CHP’li il başkanının 2021 için kamuoyuna verdiği mesaj açıktır. Bu bir darbe ve kalkışma imasıdır.

CHP, üstlendiği antidemokratik misyonun şifrelerini bir kez daha bir il yöneticisi vasıtasıyla kamuoyuna duyurmuştur.

CHP, vaktiyle içinde yer aldığı Cumhuriyet’in kurucu felsefesinden tamamen uzaklaşmıştır.

CHP, “millet” fikrinden koparak Marksistleşmiş, taşeronlaşmıştır.

Fikirler merkezden uzaklaştıkça radikalleşmektedir.

Demokrasi, hukuktan uzaklaştıkça despotizm ve diktaya yaklaşmaktadır.

Egemenlik, milletten uzaklaştıkça vesayet ve müdahaleye yaklaşmaktadır.

Siyaset, halktan uzaklaştıkça halk düşmanlarına ve terörizme yaklaşmaktadır.

CHP halktan uzaklaşmış ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a isnat ettiği diktatörlüğe bir adım daha yaklaşmıştır.

CHP sözcülerinin kelamından dökülen antidemokratik söylemlerin benzerleri, yancısı olan siyasi partilerin yöneticileri tarafından da benzer ifadelerle tekrarlanmaktadır.

CHP ve zillet ittifakı, devlet otoritesine ve millet iradesine karşı adım adım yeni bir yapay meşruiyet zemini oluşturma çabası içine girmiştir.

Zillet ittifakı ve destekçilerini, toplumsal barışı dinamitleyerek Türkiye’yi bir iç çekişmenin girdabına sürükleme çabasına girmemeleri konusunda uyarıyoruz.

Millet iradesine dayanmayan, meşruiyeti olmayan, hukuka ve demokrasinin normlarına uymayan hiçbir çabanın; karşılıksız kalmayacağının ve başarıya ulaşamayacağının bilinmesini istiyoruz.

24 Aralık perşembe günü MHP Genel Merkezinde il başkanlarımızın katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilecektir.

Toplantıda, 14 Mart 2021 tarihinde yapılacak 13. Olağan Büyük Kurultay öncesinde tamamlanan kongre sürecinin sonuçları değerlendirilecek ve kurultay için başlatılan hazırlık çalışmaları üzerinde durulacaktır.

İl Başkanları Toplantısında, iç ve dış politikaya dair önemli konu başlıkları yanında koronavirüs salgınıyla mücadele ve ekonomik tedbirler başta olmak üzere Türkiye gündeminde öne çıkan hususlar da ele alınacaktır.

Toplantı vesilesiyle, antidemokratik ve gayrimeşru yöntemleri sıkça dillendirmeye başlayan CHP ve yancılarıyla bilumum müdahaleci ve vesayetçi kafalara caydırıcı bir mesaj verilecektir.

Milletimiz; geçmişte varlığına ve bütünlüğüne yönelen, iradesini parçalamaya yeltenen bütün teşebbüsleri durdurmuştur.

Milletimiz, iradesine vurulmak istenen prangaları kırmıştır.

Türkiye’de demokrasi sahipsiz değildir.

Millî irade kimsesiz değildir.

Toplumsal barış ve esenlik, güvencesiz değildir.

Bu anlamda bekamızın, millî bütünlüğümüzün ve toplumsal barışın gönüllü bekçisi olan MHP kadroları, üzerine düşen görevi yerine getirmekte bir an bile tereddüt etmeyecektir.

MHP varsa gam yoktur.

MHP varsa ayrılık gayrılık yoktur.

MHP; millet iradesine ve bütünlüğüne, demokratik meşruiyete kıskançlıkla sahip çıkacaktır.

MHP, milletimizin varlık ve egemenliğine yönelik tezgâhlara karşı durmakta tereddüt göstermeyecektir.
 

Hibya Haber Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Keşfet