Pandemide Obezite İle Mücadele İle Mücadele
Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) tarafından 3-6 Mart tarihleri arasında bu yıl İzmir’de düzenlenen “11.Ulusal Obezite Kongresi”nin açılışı basın toplantısıyla gerçekleşti.Basın toplantısında obezite ile ilgili...
Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) tarafından 3-6 Mart tarihleri arasında bu yıl İzmir’de düzenlenen “11.Ulusal Obezite Kongresi”nin açılışı basın toplantısıyla gerçekleşti.
Basın toplantısında obezite ile ilgili konuşan Prof. Dr. Hasan İlkova, şunları söyledi: “Obezite bir zamanlar yüksek gelir grubunun sorunları arasında gösterilirken, bugün artık orta ve düşük gelir grupları arasında artmakta olduğunu görüyoruz. Obezite genel olarak bir sağlık sorunu olarak tanımlanıyor olsa da günümüzde artık bunun iyileştirilmesi mümkün olmayan ancak önlenebilir, yönetilebilir ve tüm bir yaşam boyunca süren kronik bir hastalık olduğu kabul ediliyor. Obezite sıklığındaki artış bu hastalığın tedavisinin yanısıra ve ötesinde önlenmesi gerektiğinin önemini ortaya koyuyor. 1976’da 5-19 yaş arasındaki çocuklarda obezite sıklığı %4 iken, 2016 da bu sıklık %18’e çıktı. Bu artış erkek ve kız çocuklarında birbirine çok yakın. Obezite sıklığıyla ilgili yıllar içinde görülen artış verileri, tahminlerden hep daha fazla gerçekleşiyor. Türkiye diyabet sıklığı ile ilgili yapılan başta TURDEP ve TURDEP 2 çalışmaları, diyabet sıklığının neredeyse 12 yılda %90-95 arttığını gösteriyor. Bunun en önemli nedeninin de obezite sıklığındaki artış olduğu düşünülüyor.
Obeziteye neden olan enerji dengesindeki bozulmadır. Daha enerji yoğun, yağdan ve şekerlerden zengin besinlerin fazla miktarlarda tüketilmesi, bunun yanısıra teknoloji, ulaşım gibi nedenlerin de bir etken olarak görüldüğü günlük fiziksel etkinliğin azalması bu artışın en önemli nedeni olarak karşımıza çıkıyor.
Avrupa Obezite Derneği (EASO) Başkanı Prof. Jason Halford ise konuşmasında, “Çocukluk çağı ve erişkinlik çağı verileri farklı olmasına rağmen Avupa’da toplama baktığımızda genel bir kötüleşme var. Bununla birlikte sağlıkta eşitsizlikler de artıyor. Unutulmaması gereken en önemli konu, obezitenin biyolojik tabanlı bir hastalık olması, bununla birlikte eşitsizliklerin getirdiği ekstra sorunlar. İngiltere sağlık otoritesi National Health Services (NHS) tarafından 2021 yılında obezite; bulaşıcı olmayan, kronik ve tedavi edilebilir, nükseden ve başka hastalıklara neden olan bir hastalık olarak tanımlandı. Obezite; kanser diyabet ve kardiyovaskülar hastalıkların nedenleri arasında görülüyor. Obeziteyle yaşayan bireylerin hem Türkiye’de hem Avrupa’da hem de dünyada tek başlarına mücadele etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Çünkü bunun kendi hataları olduğunu zannediyorlar. Sağlık uzmanları da obeziteyle mücadele eden bireylerin biyolojik bir hastalık içinde olduğunu bilmekle birlikte, başarısız olmaları durumunda bunun motivasyon eksiliğinden kaynaklandığını düşünüyorlar. Obeziteyle yaşayan bireyler, toplumda ciddi bir damgalama ve etiketlemeye de maruz kalıyor. En önemlisi özdamgalama yapıyorlar. Oysa obezite kronik bir hastalıktır. Diğer hastalıklar gibi obezite ile yaşayan bireylerin de tedaviye erişim hakkı bulunuyor.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.