Usta: "Merkez Bankası Başkanı, zımni olarak rezervlerin eridiğini kabul etmiştir"
İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:"İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Merkez Bankası...
İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:
"İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Merkez Bankası raporunda 2021 yılı faiz tahmininin yüzde 9,4’ten yüzde 12,2’ye yükseltilmesini, piyasaların beklentisinin çok altında olduğunu ve iyimser algılandığını söyledi.
Usta açıklamasında şunları söyledi:
“Merkez Bankası Başkanı daha önceki raporda gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacak ifadeleri çıkarıldı Merkez Bankası başkanı buna ilişkin soruları cevaplamadı. Dolayısıyla İlave sıkılaştırmanın olup olmayacağı konusunda ciddi bir belirsizlik yarattı Merkez Bankası Başkanı konuşmasında. Merkez Bankası’nın elinde faiz silahından başka silah yoktur. Ancak bu faiz silahının da gücünü yitirmiş bir silah olduğunu belirtmek gerekir. Bugünkü Merkez Bankası başkanına piyasaların bakış açısı gerekse de faiz artırımı yapmaz bu merkez bankası başkanı şeklinde bir kanaat oluşmuştur. Bu konuşmalarıyla belirsizlik yaratarak faiz silahının etkisini azaltmıştır. Bu Türkiye açısında stratejik bir hatadır.
Enflasyon tahmini 2.8 puan yükseltildi buna ilişkin bir kısım mazeretler söylemiş olsa da, hesabı yapmak son derece kolay, kendi ifadeleri ile kur geçişkenliğine yüzde 20 dedi. Merkez Bankası Başkanı değişikliğinden önce kuru 7.10 bugün de 8.20 kabul edersek yüzde 15’lik bir artış var. Ben buna Şahap Kavcıoğlu etkisi diyorum. Yüzde 20 geçirgenlik varsa bunun üç puanı enflasyon üzerinde etkisi olur, bu çok basit bir şey. Eğer Merkez Bankası başkanı geçen bir ay içerisinde katıldığı televizyonlarda biraz daha bu Merkez Bankası Başkanı olaylara hakim etkisi yaratmış olabilseydi bu etki geri gelebilirdi. Piyasa yüzde 15’lik Türk lirasındaki değer kaybını tutuyor. 9,4’ten 12,2’ye revizyonun temel sebebi Merkez Bankası Başkanlığındaki anlamsız değişikliktir.
Para politikasının etkisiz olmasında merkez bankası başkanının kendi sözlerinden ve şahsından kaynaklanan bir takım sıkıntılar var. Mesela bir hafta önce katıldığı televizyon programında zımni olarak bir ödemeler dengesi krizinden bahsetti. Bunu biz muhalefet olarak bile bu sözcüğü ağzımıza almakta imtina ediyoruz. Çok net bir şekilde bu mesajı verdi. Allahtan piyasalar bunları çok ciddiye almıyor ciddi alsalardı bunlar çok önemli sözlerdir. Ekonomik krizden bahsetti, rezervlerin eritildiğini sözleriyle kabul etti ancak bir taraftan da inkar etti. 710 ton altınımız var dedi. Sanki bunlar merkez bankası analitik bilançosunda görülmeyen birşeymiş gibi. Rezervler eksi diyorlar ama 710 ton da altınımız var diyor. Rezervlerimiz 45-50 milyar negatif derken bu altınlar bunun içerisindedir zaten. Orada o kadar sorun var ama burada bu kadar altın var… o altın zaten bu hesabın içinde.
Merkez Bankası Başkanı, paralel bir merkez bankası oluştğunu kabul etti
Merkez Bankası Başkanı ne olursa olsun Türkiye ekonomisi kırılgandır dememelidir. Dün bu soru olarak soruldu kendisine tabii kağıdın dışına çıkamadığı için bu soruya cevap vermedi. Kuru baskıladıklarını defalarca ifade etti. Bu şu anlama gelir dalgalı kurun serbest kurun ne anlama geldiğini bilmeyen bir merkez bankası başkanı tarafından Türkiye yönetiliyor demektir. Paralel bir merkez bankası oluştuğunu kabul etti. Yani merkez bankasının temel para politikasına ilişkin görevlerinin hazineye ve kamuya bankalarına aktarıldığını ve ana oyuncunun onlar olduğunu kabul eden bir Merkez Bankası Başkanı görüyoruz. teknik konuşmayan, ucuz siyaset yapan, muhalefeti suçlayan, bağımsız hareket edemeyen, kendine güveni olmayan, para politikasının kim tarafından uygulanması gerektiğini dahi bilmeyen, dalgalı kur rejimini kavrayamamış, bütçe giderleri ile merkez bankası rezervleri arasında ilişki kurabilen ve daha da vahimi merkez bankasının karı ile övünen bir merkez bankası başkanı gördük. Merkez Bankaları kriz dönemlerinde, bunalım dönemlerinde, sıkıntı dönemlerinde kar eder. Merkez Bankası kar ediyorsa bir ülkede orada sıkıntı var demektir ama bunu bile kavrayamamış bir merkez bankası başkanı gördük.
Merkez Bankası, faiz silahıyla Türk lirasına değer kazandırma şansını artık yitirmiştir.
Merkez Bankası Başkanının samimiyetle, geçmişte yapılan hataları kabul etmek, onları savunmak yerine bu iş niye ihale değil de tercih edildiğini anlatmasını beklerdik. Protokolün içeriğine ilişkin bir şey söylemesini isterdik. Bu işin olumlu olduğunu söylüyorsun olumsuzda şu sonuçları olmuştur demesini beklerdik. Biz 128 milyar dolar meselesinde daha samimi ve teknik bir açıklama beklerdik. En büyük kırılganlık noktamız rezervlerin negatife dönmesi ise o zaman rezerv biriktirme stratejisinin olması lazım.
Merkez Bankası Başkanı dünkü basın toplantısında sorulara teknik ve inandırıcı cevap vermedi. Bir merkez bankası başkanının soruların cevaplarını kağıttan okumasıyla ilk kez karşılaştık. Merkez Bankası başkanlarının itibarları ve sözlerinin hep bir ağırlığı vardır, sözlü yönlendirme yaparlar. İtibar kazanıp sözünüzle bir takım yönlendirme yapmasını beklerdik Merkez Bankası Başkanının. Türkiye lirası milli rezervleri eksiye düşmüş olması sebebi ile artık savunmasız hale gelmiştir. Elinde faizden başka silah kalmamıştır. Salt faiz silahıyla Türk lirasına değer kazandırma imkanını Merkez Bankası yitirmiştir.
Tam kapanma kararının önemli bir ayağı eksik kalmıştır
Tam kapanma kararı geç kalınmıştır ama doğru bir karardır. Ancak kararın önemli bir ayağı eksik kalmıştır. İnsanlar ne yiyecek, ne içecek, gündelik kazanıp yiyen insanlar var, işyeri kapatılmış esnaf var, faturalar var, çekeler var, senetler var, kiralar var. Bunlarla hiç alakası olmayan bir karar alınmıştır. Kapattık demekle olmaz, devlet vatandaşını düşünmek durumundadır. Her ekonomi kendi büyüklüğü çerçevesinde destek verir. Türkiye’nin bugüne kadar verdiği destek, işsizlik sigortası dahil toplam büyüklüğü milli gelire oranla yüzde 1,9. G20 ülkesi olmakla övünüyoruz. G20 ülkelerinde bunun ortalaması yüzde 8.1. Yani bizim dışımızdaki G20 ülkeleri Türkiye’nin dört katından fazla vatandaşına destek yapmış. Geliri düşük olan G20 ülkeleri bile Türkiye’den daha fazla destek yapmış. Bizim bütçemiz olmadığından değil ama hükümet tercihini zor durumda olan, sıkıntıda olan vatandaşından yana kullanmak yerine, otomatik ödemelerin devam etmesinden yana, beşli çeteden yana yapmıştır. Günlük haftalık çalışanlara acilen destek sağlanması lazım. Kağıt toplayan insanlar var bu insanlar onu yapmazsa akşam yiyecek ekmeği yok demektir. Devlet bunu düşünmek zorundadır.
Vergi usul kanununa göre, bu kapanma mücbir sebep sayılması lazım, bu anlamda vergi beyanname verme ve vergi ödemelerinin en az bir ay ertelenmesi gerekir. Yapılandırma taksitlerini dönemin sonuna aktarmak lazım. Hiç olmazsa vergi kira stopajlarının sıfırlanması gerekir. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil Mayıs ayına kadar yazılmasın. İcra takipleri Mayıs sonuna kadar durdurulsun. BDDK kredi takip başlama süresini bir ay daha uzatsın. Küçük esnafın işyerlerinde elektrik faturaları takip eden altı aya yayılarak tahsil edilsin. Yerel ölçekte belediyeler yardım yapmak istiyor, ancak belediyelere bağış kabul etme sınırlandırılmıştır bu hatadan vazgeçmesini istiyoruz hükümetin. Hiç olmazsa belediyeler kendi yerel vatandaşlarına karşı hizmet verebilsin.
Emekli ikramiyesi 1550 civarında olmalı
Emekli ikramiyeleri 1100 olarak açıklandı, bunun 1550, 1560 civarında olması gerekirdi. Hükümet şu yanlışa düşmüştür, bütçeden 100-200 milyar daha fazla ödeyip vatandaşı rahatlatmak yerine, 128 milyar dolar rezervlerin erimize sonucunu da doğuran, cari açığın artmasına neden olan, doğrudan destek vermek yerine kredi kanallarının kullanılmasının ekonomiye maliyeti çok ağır olmuştur. Hükümete çağrıda bulunuyorum bur hesap yapsın ortaya koysun. Bu hesapları biz yaptık daha sonra paylaşacağız. 200 milyar bütçeden kullanmak yerine bir trilyon liranın üzerinde en az beş katı kadar sisteme, bütçeye yük getirecek kredi kanalını tercih etmesinin gerekçesini açıklamak durumundadır. Bu desteklerin verilmemesi çok yoğun savunmasız kitleyi vurmuştur. Bu sosyal bir sıkıntı haline gelmektedir, hükümetin bunun farkına varması gerekir.
Merkez Bankasının sürekli sorunlu hale getirilmesini Sayın Erdoğan’ın stratejik bir taktiği olduğunu düşünüyorum. Sürekli projektörler oraya tutuluyor ve biz sürekli Merkez Bankası üzerinden bir kusurlu aramaya çalışıyoruz. Merkez Bankası Başkanı başarılı olsa bile para politikasının alanı son derece sınırlıdır, para politikasının sorunlarını çözemezsiniz. Esas olup bitenden bu başarısızlıktan sorumlu olan Sayın Erdoğan ve onun kabinesidir, kimse bunun üstünü örtmeye çalışmasın. Türkiye’nin sorunları aşırı büyümüştür, bu hükümet sorun çözme yeteneğini kaybetmiştir. Ekonomide bağımsız bir dış politika uygulama imkanı Türkiye’nin yoktur. Biden’in sözlerine ilişkin Türkiye’nin bir şey yapamamasının temelinde de bu vardır. Türkiye ekonomisinin kırılganlığı artık Türkiye açısından bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.