YÖK Doktora Öğretiminin Niteliğinin Geliştirilmesi İçin Çalışma Başlattı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından yükseköğretimin en üst kademesi olan doktora öğretiminin iyileştirilmesi amacıyla “Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı” düzenlendi.YÖK Başkanı...
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından yükseköğretimin en üst kademesi olan doktora öğretiminin iyileştirilmesi amacıyla “Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı” düzenlendi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın başkanlığında, Hacettepe Üniversitesinde gerçekleştirilen çalıştaya YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri ve Ankara’daki üniversitelerin rektörlerinin yanı sıra yaklaşık 50 üniversitenin farklı alanlarından lisansüstü eğitiminden sorumlu enstitü yetkilileri, doktora öğrencileri, öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren YÖK Başkanı Erol Özvar, Türkiye’nin geleceğine tesir edecek çok önemli bir konu olan doktora öğretimini ele alacaklarını belirterek bu toplantı vesilesiyle doktora öğretiminin mevcut durumunun iyileştirilmesine yönelik görüş alışverişinde bulunmak ve atılması gerekli elzem adımları hayata geçirmek için bir fırsat oluşturmak üzere bir araya gelmiş olduklarını ifade etti.
– Yükseköğretimi ilgilendiren konularda bir dizi çalıştay düzenlenecek
Yükseköğretim Kurulu Başkanı olarak Türkiye’deki yükseköğretimi ilgilendiren her konunun nesnel bir zeminde ve veriye dayalı olarak tartışılmasını arzu ettiğinin altını çizen Özvar, yükseköğretimdeki tüm paydaşların görüşlerini, eleştirilerini ve tekliflerini dinlemeyi önemsediklerini ve bu kapsamda düzenleyecekleri bir dizi çalıştayın ilkini bugün gerçekleştirdiklerini ifade etti.
– “Küresel rekabette doktora öğretiminin kapasitesini ve niteliğini artırmalıyız.”
Yükseköğretimdeki uluslararası rekabetin her geçen gün arttığı küresel bir dünyada, Türkiye yükseköğretim sisteminin en stratejik meselelerinden birinin, doktora öğretiminin kapasitesinin ve niteliğinin artırılması olduğuna değinen Başkan Erol Özvar, “Bugün küresel iktisadi, siyasi, kültürel ve bilimsel rekabetin aldığı şekil ve cereyan ettiği sahaların değişimi dikkate alındığında dünyanın en gelişmiş yükseköğretim kurumları artık sadece eğitim veren kurumlar gibi dar bir misyonla hareket etmemekte, fakat kendilerine çok daha geniş ve çeşitli misyonlar biçmek suretiyle faaliyet göstermektedir. Burada hem mahalli olanı yeniden tanımlayan, bunun yanında ulusal ekonomik gelişmeye yön veren, hem uluslararası arenada çevre sorunları, göçler, açlık, kıtlık ve savaşlar gibi fevkalade zor sorunların çözümünde mensuplarıyla çözüm arayan hem de bu sorunlara karşı çözüm odaklı teklifte bulunan kurumlardan söz ediyorum.” dedi.
– “Doktora öğretiminin mevcut halinin iyileştirilmesi zorunludur.”
OECD raporları ve Türkiye yükseköğretim sistemi üzerine yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalarda vurgulandığı üzere, üniversitelerimizde öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayıları OECD ortalamalarının çok gerisinde olduğunu hatırlatan Özvar, Türkiye’nin nitelikli öğretim elemanı açığının hala devam ettiğini ileterek konuşmasını şu şekilde sürdürdü: Türkiye’nin kendi ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri bakımından ihtiyaç duyduğu nicelik ve nitelikte öğretim elemanı sağlaması için doktora öğretiminin mevcut halinin iyileştirilmesi zorunludur. İyileştirmeden maksadımız ülkemizin kalkınma planlarında da ifadesini bulan öncelikli gelişme alanlarında bilgi ve teknoloji üretimine yüksek katkı sağlayacak araştırmacıların yetiştirilmesini temin etmektir. Bunun yansıra kaliteli araştırma ile birlikte araştırmacı sayısını yükseltmektir. Bugün itibariyle lisansüstü öğretimimizin en çarpıcı çıktılarından biri de ülkenin gelişme temposuna nispetle araştırmacı sayısının azlığıdır. Diğer yandan Türkiye’deki doktora mezun sayılarımız, kurum sayısı ve çeşitliliği ile toplam ülke nüfusu dikkate alındığında da düşüktür. Nitekim bu gerçek diğer ülkelerle mukayese edildiğinde daha da çarpıcı hale gelmektedir. Türkiye’de yıllık doktora mezun sayısı 8 bine yaklaşırken, Fransa’da bu sayı 13 bin, Japonya’da 16 bin, Almanya’da 29 bin, Birleşik Krallık’ta 29 bin, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 74 bin’dir. Mukayese etmek bakımından Hollanda’yı ele almak isterim. Hollanda 2000-2020 yılları arasında 33.673 kadın ve 43.575 erkek olmak üzere toplam 77.248 doktora mezun vermiştir. 2020 yılında nüfusu 17.407.585 olan Hollanda 20 yıl içinde nüfusunun binde 5’ini doktoralı yapmıştır. 2020 yılı itibariyle bu ülkenin 25-34 yaş grubunun ise binde 4,46’sı doktoralıdır. Ülkemizde ise 2000-2021 yılları arasında 49.715 Erkek 39.901 Kadın olmak üzere toplam 89.616 doktora mezun etmiş bulunuyoruz. 20 yıl içinde kümülatif doktora mezunlarımızı nüfusa oranladığımızda toplam nüfusun sadece on binde 1’i kadar mezun ettiğimizi anlıyoruz. Türkiye’nin 2020 yılı itibariyle nüfus piramidinin 25-34 yaş grubunda 12.689.848 gencimiz bulunmaktadır. Bu yaş grubuna 2020 yılı doktora mezunlarını oranladığımızda ise o yılda on binde 6 doktora mezunumuz olduğu anlaşılmaktadır. Almanya’da ise sayısı 10.146.277 olan ilgili yaş grubuna düşen doktora mezunu sayısı yaklaşık binde 3’tür.”
– “Üniversite ile sanayi arasındaki çizgilerin ortadan kalkması gerek”
Doktoralı araştırmacıların sayısının öneminin yanı sıra bilgi ekonomilerinde, üniversiteler ile sanayi kuruluşlarının arasındaki keskin çizgilerin ortadan kalkmaya başladığına da tanıklık ettiklerini aktaran Özvar, gerek üniversitelerin bir üretim merkezi işlevi gördüğünü gerekse iş dünyasının/endüstrinin birer eğitim ve araştırma merkezine dönüştüğü bir süreçte, doktora mezunlarını üniversitelerin dört duvarı arasına hapsederek yapılan hesaplamaların geleceği ıskalamak anlamına geleceğini sözlerine ekledi. Teknoloji ve AR-GE alanında yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan online öğretim fırsatları ve uluslararasılaşmanın yükseköğretim sistemlerine getirdiği esneklik ve fırsatların yanında, yükseköğretim sistemlerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli akademik personel konusunda giderek artan bir ihtiyacın artık daha fazla göze çarptığını vurgulayan Başkan Özvar, “İnovasyon ve ekonomik gelişme için ileri düzeyde bilimsel araştırmaların değeri her geçen gün artmaktadır. Diğer taraftan, yükseköğretim sistemleri için bir fırsat olarak görülen ulaşım ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ile artan uluslararasılaşma fırsatları, aynı zamanda sahip olunan nitelikli insan kaynağını koruma ve elde tutma konusunda da bazı tehditler doğurabilmektedir.” diye konuştu.
İzmir Kreş Fiyatları İçin Fahiş Zam !
Türkiye’de beşerî sermayenin ileri düzeyde araştırma yürütme, araştırma sonuçlarını yayınlara, patentlere ve projelere dönüştürmede zorluk yaşadığını gösterdiğine dikkat çeken Özvar, bu nedenle Türkiye’nin aynı anda hem yükseköğretim sisteminin ihtiyaç duyduğu doktoralı insan kaynağını nitelikli bir şekilde yetiştirmesi hem de diğer tüm sektörlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak doktora programlarını geliştirmesi gerektiğini ve bu konuda atılması gerekli adımları ivedilikle bugün atmak zorunda olduklarını dile getirerek bu kapsamda Türkiye’nin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için yeni adımlar atmaya başladıklarını bildirdi.
– “Tıp-Bilim Doktorası Bütünleşik Programı” hayata geçirildi
Geçen hafta Resmi Gazete’de yayınlanan “Tıp-Bilim Doktorası Bütünleşik Programı Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği” sayesinde, artık Türkiye’deki başarılı bir tıp fakültesi öğrencisinin, bir taraftan tıp fakültesini okurken diğer taraftan temel bilim alanları başta olmak üzere bir bilim alanında doktora yapabileceğini, programı bitiren tıp fakültesi mezunlarının iyi bir hekim olmasının yanı sıra bilime uluslararası düzeyde katkı sağlayacak başarılı bir bilim insanı olmalarını hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Bahsi geçen yönetmelik nitelikli insan kaynağını teşvik etmek amacıyla yapacağımız düzenlemelerden sadece bir tanesi olduğuna dikkat çeken Özvar, benzer programları zamanla tanıtmanın ve ilerleyen süreçte daha da geniş kapsamlı ve esnek bir şekilde sunmanın en büyük hedefleri olduğunu vurguladı.
– İki yeni çalışma: “Doktoralı Mezun Tarama Çalışması” ve “YÖK Tez Yazım Rehberi”
Bu çalıştay vesilesiyle iki önemli gelişmeyi paylaşmak istediğini dile getiren YÖK Başkanı Erol Özvar konuşmasına şu şekilde devam etti: “Birincisi, bu yıldan itibaren yükseköğretim kurumlarımızın tamamını kapsayacak şekilde tüm doktora mezunlarımıza yönelik kapsamlı bir tarama çalışması yapacağız. Yeni mezunlara yönelik yapılacak bu çalışmada doktora mezunlarımızın öğrenim geçmişi, tecrübe ve görüşleri ile mezuniyet sonrası gelecek planları hakkında sistematik bilgi toplanacak. Toplanacak bu bilgiler, Türkiye’deki doktora mezunları hakkında eğilimleri takip etmemize yardımcı olacak ve doktora düzeyindeki öğretimin ve programların kalitesini artırmak üzere kullanılacaktır. Böylece, YÖK olarak politika geliştirirken sahadaki toplanan güncel ve sistematik verileri izleyeceğiz. Bu çalışmaya başladığımızın müjdesini buradan sizlerle paylaşmak isterim. İkincisi, Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarının enstitüleri farklı tez yazım kılavuzlarını izlemektedir. Haddi zatında farklı alanlara yönelik ve farklı geleneklerden beslenen kılavuzların veya akademik yazım stillerinin olması normaldir. Biz bunu makul ve kimi alanlarda zorunlu da karşılıyoruz. Bununla birlikte, uluslararası kabul görmüş akademik yazım stillerini dikkate alan ve yine alan farklılıklarını gözeten, tez yazanlara yardımcı olacak bir rehber ihtiyacı söz konusudur. Bu kapsamda, ‘YÖK Tez Yazım Rehberi’nin hazırlığı içerisindeyiz. Böyle bir doküman, üniversitelere sadece rehberlik etmesi amacıyla ve esnek bir öneri seti olarak hazırlanacak. Bir tezin başlığından başlayıp kaynakçasına kadar tüm hususlara ilişkin bir çerçeve kılavuz hazırlayacağız. Böyle bir rehber, akademik yazma derslerine de kaynaklık teşkil edebilecektir. Bu çalışmaya da başladığımızın müjdesini buradan paylaşmaktan memnun olduğumu belirtmek isterim.”
Bugünkü çalıştayın doktora öğretiminin iyileştirilmesi konusunda yeni dönemdeki yol haritasının oluşturulmasına yüksek katkı sağlayacağına inandıklarının altını çizen Başkan Özvar, bu önemli çalıştayda değerli bilim insanlarının tecrübelerinin, eleştirilerinin ve tekliflerinin şüphesiz ki bu meselelerde atılacak adımlarda herkes için yol gösterici olacağına inandığını ifade ederek konuşmasını tamamladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.