Ankara'da halk kürsüsünü kurdu: Karanlığı Yırtıp Atacağız!
Türkiye Komünist Partisi bugün Ankara Anıtpark'ta bir miting düzenledi.
Türkiye Komünist Partisi bugün Ankara Anıtpark'ta bir miting düzenledi. Mitingde TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, TKP Merkez Komite Üyesi Senem Doruk İnam, Patronların Ensesindeyiz Koordinatörü Selahattin Kural ve Türkiye Komünist Gençliği temsilcisi Mert Doğan konuşma yaparken, tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü ve müzisyen Gülcan Altan da sahne aldılar.
Mitingde ilk sözü TKP Merkez Komite üyesi ve İstanbul İl Başkanı Senem Doruk İnam aldı ve "Sömürücülerin, tarikatların, halk düşmanlarının, mafyaların, çetelerin sesleri birbirine karışıyor. Hep birlikte duyduğumuz bu gürültülü ses karanlığın sesidir, bu kanımızı emmeye çalışan, gün geçtikçe pisliğe batan suç düzenin sesidir. Aklımızı, vicdanımızı rahatsız eden o koku bu düzenin çürümüşlüğünün kokusudur. Israrla söylemek zorundayız. Evet, tablo karanlık. Ama bu karanlığa bakınca biz onların görmemizi istediklerini görmüyoruz, Bu karanlığa bakarken onun değişebilir, değiştirilebilir olduğunu da görüyoruz" dedi.
"Kadınlar gericiliği, yobazları, tarikatları tarihin çöplüğüne gömecek"
Tarih boyunca savaş kışkırtıcılarının karşısında, yobazların karşısında, kan emici patronların karşısında hep boyun eğmeyenler ve en önde de kadınlar olduğuna vurgu yapan İnam, kadınlar adına konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Emek düşmanı bu düzen gericilik silahını en çok biz kadınlara doğrultuyor. Kadınlar dizini kırsın otursun, gericilere, yobazlara, emek düşmanlarına sesini çıkarmasın, geride dursun, sussun diye bekliyorlar. Bu beklentiye cevabımız çok açık. Çok beklersiniz!
Hepimiz hatırlıyoruz bir plazanın tepesinden atılarak öldürülen Şule Çet’i. Onda da aynısını demediler mi; "hak etti". Her gün yeni bir kadın cinayeti haberi okuyoruz. Kadın katilleri üç beş yıl yatar çıkarım deme cüretini nereden buluyor? Gericilikten ve yobazlıktan buluyorlar bu cesareti.
O katilleri besleyen yobazlardır. Yobazları palazlandıran, gericilikten gram kaygı duymayan aksine gerici düzende kasalarında artan paralardan haz duyan, ellerini ovuşturan, salyalar akıtan asalak patronlardır.
Gece yarısı alınan bir kararla Türkiye 1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesinden çıkmış olacak. Bugün İstanbul’da kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına karşı bir arada ve mücadele ediyor. Buradan, Ankara’dan bu mücadeleyi selamlıyoruz. Kadınlar mücadele etmekten vazgeçemeyecek ve karanlığı mutlaka yırtacak.
Biz o gücü görüyoruz dostlar. Semt evlerimizde kurduğumuz kadın dayanışma komitelerinde görüyoruz, patronların ensesindeyiz ağında en önde duran, patrondan hakkını söke söke alan kadınlarda görüyoruz, gerici müfredata boyun eğmeyen inadına laikliği savunan öğretmenlerde görüyoruz, tamamen paraya odaklanmış sağlık sisteminin içinde çırpınan emekçi sağlık çalışanlarında görüyoruz, artık neredeyse tamamı işçi olan, okurken bir yandan çalışmak zorunda olan öğrencilerde görüyoruz, tarlada iki kuruş paraya bir yaz boyunca alın teri döken emekçi kadınlarda görüyoruz. Burada en önde olan, gözleri gülen, yüzleri gülen mücadeleci emekçi kadınlarda görüyoruz.
Gericiliği, yobazları, tarikatları tarihin çöplüğüne gömeceğiz. Kadınlar ölmeyecek, kadınlar daha fazla sömürülmeyecek, kadınlar şiddetle baş başa kalmayacak. Kadınların ölmediği bir düzenin mümkün olduğunu biliyoruz. Bu gerici düzeni alaşağı ettiğimizde eşitlik ve özgürlük bizim olacak.
Hep birlikte kol kola omuz omuza yürüyeceğiz.
Biz Kazanacağız, Mutlaka Kazanacağız!"
"İşçi sınıfı güçlüdür, saraylar yıkar, diktatörler devirir"
Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağı adına konuşan Selahattin Kural ise işçilerin sermaye sınıfı karşısında en büyük gücünün örgütlülük olduğunu vurguladı ve işçilerin varolduğu her yerin dayanışmanın, birliğin ve mücadelenin adresi olacağını söyledi.
Kural, "Bu sömürü düzenini, bu düzenden umudunu kesen, bir çıkış arayan, örgütlü emekçiler değiştirecek. İşçi sınıfı bu karanlığı yerle bir edecek. Yerine sömürünün olmadığı, emeğin ülkesini kuracak. İşçi sınıfı güçlüdür, saraylar yıkar, diktatörler devirir; sömürüye ve gericiliğe son verecek olan odur. Bu karanlığı yırtıp atacak olan da, asalakların iktidarına son verecek olan da, emeğin ülkesini kuracak olan da odur!" diyerek sözlerini tamamladı.
"Berke’nin, Umut’un düşlerindeki memleket gerçek olacak!"
Türkiye Komünist Gençliği adına konuşan Mert Doğan, öğrencilerin bu düzende maruz kaldığı sorunlardan ve pandemi bahanesiyle ellerinden alınan eğitim hakkından söz etti ve "Yolun çok başında olduğumuzun farkındayız. Gelecek bizlerin ellerinde inşa edilecekse daha fazla örgütlülüğe, daha fazla yoldaşa ihtiyacımız var. Sözümüzün daha gür yankılanmasına ihtiyacımız var! Düş kurmanın güç olduğu bir dönemden geçtiğimizin farkındayız. Faşist saldırılar, cezası indirilen katiller, düzen siyasetinin mide bulandıran karanlık ilişkileri... Ancak ben son olarak tüm bunlara rağmen düşleri olan iki genci, iki yoldaşımızı hatırlatarak sözlerime son vermek istiyorum: Çok yakın zamanda kaybettiğimiz Umut ile Berke’yi hatırlatarak. Nâzım büyük insanlık diyordu bizim mücadelemiz için. O’nun zamanından beri çok şey değişti ancak hâlâ ümitli bir geleceğe bakan, hür yarınların türküsünü söyleyen gençler var. Bizler buradayız. Büyük insanlığın sözünü tuttuğunu göstereceğiz. Geleceğimizi eli kanlı para babalarının elinden, hırsız patronlardan alacağız! Berke’nin, Umut’un düşlerindeki memleket gerçek olacak!" ifadelerini kullandı.
"Asıl suç halkın tepesine çökenlerindir"
Ardından TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan sahnede yerini aldı ve sözlerine HDP'ye yapılan saldırıyla başladı. Türkiye'de işlenen her cinayetin ardından yetkililerin faili, meczuplukla suçlamasının gerçek dışı olduğunu ifade eden Okuyan, Deniz Poyraz'ın katili Onur Gencer'in örgütlü bir katil olduğunu vurguladı. Okuyan sözlerine şöyle devam etti:
"Milliyetçilik zehirler. Yurt sevgisi, vatan sevgisi başka bir şey. Milliyetçilik kendi ulusunun başka uluslardan üstün olduğunu söylemektir. Ve milliyetçilik milliyetçiliği besler. Din adına tarikat örgütlenmeleri bu ülkede meşrulaştırıldı. Son katil aynı şekilde. Bir tarafı ÖSO'cu, bir tarafı bozkurt. Hem vatan adına öldürüyor, hem din adına. Nasıl çıkacağız buradan? Dinin siyasete karıştırılmasına sıfır tolerans. İnsanların ibadetine, inancına karışamazsınız ama din işlerini siyasetten çıkarmazsanız daha çok cinayet işlenir.
Bu cinayetlerde başka ne var; para. Sedat Peker konuşuyor, hangi zenginin hangi başka zenginin parasına çöktüğünü anlatıyor. Son dönemin popüler ismi kim? Sezgin Baran Korkmaz. Kars Zigor'dan bir patron. Şirketlerini say say bitmiyor. Enerji işine girmiş, otomobil işine girmiş. Sezgin Baran Korkmaz bir Kürt patron. Biz Zigor'u ne ile biliyoruz? Zigor işsizlik ile biliniyor, inşaat işçileri ile biliniyor. Eee ne oldu şimdi kim kime çöküyor? Orada çökülen emektir. Bize ne kim kimin malına çökmüş. Asıl suç halkın tepesine çökenlerindir.
Görev başındayız çünkü emperyalizmi bu coğrafyadan kovmak zorundayız. Peki başımıza gelenlerin sebebi ne? İnşaat şirketlerimiz büyük Libya'ya bakıyorlar ellerini ovuşturuyorlar, Suriye'ye bakıyorlar ellerini ovuşturuyorlar. Her kim ki vatan edebiyatı yaparak insanları ölüme sürüklüyorsa onların bu ülkenin kaynaklarına çökme hevesi vardır. İmparatorluk hayali görenler halt yemiş. Biz onlara izin vermiyoruz.
"Din, para, emperyalistler dışarı, başka türlü temizlenemezsiz"
Bu katiller ordusunun yetiştirilmesi yıllar önce başlayan bir NATO projesi. Sosyalizme, komünizme karşı karanlık örgütler kurdular. Buna da İtalya'daki adıyla gladyo dediler. Kardeşler şu sorulmaz mı? İktidarından muhalefetine herkes NATO'cu. Ne var bu NATO'da? Niye mecburuz NATO'ya. NATO cinayetlerdir, NATO kontrgerilladır, NATO dünaynın en büyük terör örgütüdür. Niye NATO'dan çıkmıyoruz, soruyorum bütün siyasi partilere. Temiz siyaset diyorlar. Nasıl temizleneceğiz? TKP diyor ki, siyaset üç meseleye dikkat ederse temizlenir. Ve biz 2015'te ilan ettik. Dedik ki TKP emekçilerin uluslararası dayanışmasının gereği olarak başka ülkelerin devrimci hareketleri ile dayanışma kurar. Bunun dışında yabancı devletlerle, parti vakıf ve hareketlerle siyasi örgütsel maddi ilişki içine girmez. TKP etnik temelli siyaset yapmaz. Parti siyasi çalışmasında etnik temelleri esas almaz. Etnik ayrımlardan hareketle siyasi hat geliştirmez. Komünist Parti dinin siyasette yeri olmadığı ilkesi ile hareket eder. TKP halkı ve yurttaşları hedef alan her türlü kör şiddetin karşısındadır. TKP her zaman emekçilerin tarafındadır. Parti hiçbir koşulda patronlar ile ya da onların temsilcileri ile hareket etmez. Temiz siyasetse temiz toplumsa ilkeler bunlar. Din dışarı, para dışarı, emperyalistler dışarı. Başka türlü temizlenemezsiniz.
Her şeyin üzerine çöktüler. Eğitim sistemini çökerttiler, sağlık sistemini çökerttiler, gençliğimizin emeğini çaldılar hayatını çökerttiler. Ülkemizin kaynaklarını bu alçaklara teslim etmeyelim. Biz çoğunluğuz örgütlenmek, mücadele etmek zorundayız. Ne diyorlar aman provakosyona gelmeyin, aman sokağa çıkmayın. Sinmeyeceğiz. Mahallelerimize, sokağa sahip çıkacağız ki provakatörler evlerine kaçsın. O yüzden örgütlenelim. TKP'nin dost eli güçlü eli sizi çağırıyor bu çağrıya kulak verin. Bizim siyasetimiz asla ve asla Erdoğan ve AKP'ye karşı öfkeyi bölmeyecek. Çoğaltacak ve oraya emekçilerin damgasını vuracak. Bugün Türkiye'nin her tarafında toplantılar yapıyoruz irili ufaklı. Buraya enerji verin ve asla boyun eğmeyin!"
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.