Kemal Okuyan TKP'nin olağanüstü konferansı öncesi açıklamalar yaptı
Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan TKP'nin 9 Ocak'ta yapacağı olağanüstü konferans öncesi soL haber portalına değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan TKP'nin 9 Ocak'ta yapacağı olağanüstü konferans öncesi soL haber portalına değerlendirmelerde bulundu.
"TKP bütün gücüyle işçi sınıfının, emekçi halkın bu ekonomik koşullarda direnme azminin, mücadeleciliğinin, dayanışma kültürünün, örgütlülüğünün artması için çaba harcıyor" diyen Okuyan, olağanüstü konferans kararına ilişkin ise, "Olağanüstü Konferans çünkü bazı başlıklarda bir an önce yol almak istiyoruz. Olağanüstü Konferans çünkü ülke olağanüstü bir dönemden geçiyor. Konferansımız yaklaşık bir aydır sürüyor, bütün üyelerimiz, gönüllülerimiz sürece dahil oldu. 9 Ocak’ta TKP daha kararlı, daha net, daha enerjik biçimde mücadelesine devam edecek. Konferansın sonuçlarını kuşkusuz halkımızla paylaşacağız" ifadesini kullandı.
Okuyan'la yapılan söyleşinin tamamı şöyle:
'Mücadelemiz yoğunlaşarak, etkisini artırarak sürecek'
Türkiye Komünist Partisi, hayat pahalılığına karşı gösterdiği tepkileri Kasım ayının sonuna doğru çeşitli ilçelerde “Ayağa Kalk” sloganlı eylemlerle büyüttü. Bu süreçte eylemlerle birlikte çeşitli dayanışma çalışmaları da yapıldı. Son olarak elektrik zammının ardından TKP bu sefer de elektrik dağıtım şirketlerinin önünde protesto eylemiyle birlikte devletleştirme çağrısı yaptı. İsterseniz bu süreci değerlendirerek başlayalım.
Geçen yılın son ayları halkımız için bir kabus gibi geçti. Zamlar birbiri ardına geldi ve zaten yoksulluğu yaşayan milyonlarca kişi ne yapacağını şaşırdı. Ama bitmedi, 2022’de de halkın yakasına çökmek için bir an bile bekleyemediler, daha yeni yıla girmeden elektriğe yüzde 50 ile 125 arasında zam getirdiler.
Erdoğan, “elektrik tarifelerine vatandaşın lehine düzenledik, maliyetin bir kısmını kamu kaynaklarından karşıladık” diyor. Ortada vatandaşın lehine bir durum yok. Yeni tarifeyle güya elektrik tüketimi düşük olan yoksul aileleri korumak amacıyla kademeli bir sistem getirdiler. Tüketilen elektrik miktarı arttıkça zam oranı da artıyor.
Ama tüketimi en düşük ailelere bile getirdikleri zam 52. Üstelik 4 kişilik bir ailenin ortalama elektrik tüketimi bu getirdikleri alt sınırın çok üzerinde. Halka ya fişleri çekip karanlıkta soğukta oturacaksınız ve 52 zamma razı olacaksınız ya da faturalarda daha fazla artışı göze alacaksınız deniliyor.
Yurttaşın payına düşen, en iyi ihtimalle yarı yarıya zam ama elektrik üretim-dağıtım şirketleri kâr üstüne kâr açıklamaya devam ediyor. Ortada hiç de söylendiği gibi zarar eden, korunması gereken patronlar yok. Bu elektrik şirketlerinin birçoğu Türkiye’nin en büyük holdinglerine ait ve akıl almaz kârlar elde ediyorlar.
Kur yükseldi, maliyetler arttı diye zamların zorunlu olduğunu söylüyorlar ama bu, faturaların arkasındaki şirketlerin kârlarını açıklamıyor. Şirketlerin kârını yurttaş cebinden ödüyor. Kalanı da yine zaten halktan alınanlarla kamu kaynaklarından telafi ediliyor. Bu sayede de birileri çok büyük paralar kazanıyor.
Elektrik kullanımı insanlar için temel haklardan biri olmalı ve herkesin ücretsiz bir şekilde bu hakkı kullanabilmesi için bu akılsızlığa son vermek, elektrik üretim ve dağıtım işletmelerini devletleştirmek zorundayız. Biz de bu yaklaşımla, elektrik üretim ve dağıtım tekellerine suçüstü yaptık. Yurttaşların evine bıraktıkları faturalarla kaçak soygun hattı inşa ettiklerini haykırdık. Mücadelemiz yoğunlaşarak, etkisini artırarak sürecek.
'Türkiye’nin meseleleri aslında sanıldığından çok daha açık, sade ve çözümü de basit'
Yakın zamana kadar aslında Türkiye’de başka bir atmosfer vardı, barınma sorunu, hayat pahalılığı yine gündemdeydi ancak bir tür “geçiş dönemi” gibi düşünülüyordu ve kamuoyunda gündem daha çok Erdoğan’ın ardından nasıl bir kabineyle Türkiye’nin yönetileceğiydi. Bu atmosfer nasıl bu kadar hızlı değişti?
Türkiye’de toplum, her gün değişen gündem ve dengelerle iyice kabuğuna çekiliyor. Oysa temelde pek az şey değişiyor. Biz partide düzen siyasetinin günlük polemiklerinden büyük sonuçlar çıkarmayı kendimize yasakladık. Türkiye’nin meseleleri aslında sanıldığından çok daha açık, sade ve çözümü de basit. İktidarın rakamları, gerçekleri her şeyi çarpıtarak geliştirdiği demagoji de muhalefetin “erken seçim olsun”dan ibaret söylemi de halkın gelişmelerin gerçek anlamını kavramasını güçleştiriyor. TKP ise doğru soruları sormaya ve o sorulara doğru yanıtı vermeye çabalıyor. Atmosfer aslında aynı, sömürünün ve gericiliğin acımasızca kol gezdiği bir atmosfer bu.
'Örgütlülük provokasyonun ilacıdır'
TKP’nin tepki olarak halkı sokağa çağırması çok fazla eleştiriye de neden oldu? Muhalefet tarafından AKP’nin ekmeğine yağ sürmekle, iktidar bloğundan ise provakasyonla suçlandınız. Bu eylemlerde TKP’yle hareket edenler bu suçlamalar karşısında ne yaptı?
Ne kadar saçma bir durum var ortada! Muhalefet “sokağa çıkmayın, seçimi bekleyin” diyor. İktidar sokağa çıkanları darbecilikle suçluyor. Protesto hakkı temel bir haktır. Bu hakkın kullanılmasının iktidarın ekmeğine yağ süreceğini iddia etmek, protesto hakkından vazgeçmektir. Evet doğru, tarih boyunca provokasyonlarla karşılaşıldı. Ama buradan hareket edecek olursak, Kılıçdaroğlu’nun ne işi vardı o cenazede, Akşener neden esnaf ziyaretleri yapıyor, bu böyle gider… Aslında mesele çok açık. Parlamento içi muhalefet kendisinin kontrol etmediği, kendisini aşabilecek hiçbir şey istemiyor. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Örgütlülük provokasyonun ilacıdır. TKP üyeleri ve gönüllüleri, dostları kendilerinden eminler. Dahası son dönemde partimize başvuranların ironik biçimde, mizahla “ben de provokasyona katılmak istiyorum” diye yazdıklarını görüyoruz. Belki de bazıları provokasyona pozitif bir anlam yüklüyor! Açlıkla, yoksullukla, işsizlikle boğuşan yurttaşlarımıza “sesinizi çıkarmayın” deyip sonra TÜSİAD’ın konuşmasını istemek gerçekten de acayip bir muhalefet tarzı.
'Türkiye artık hayal kurmadan, sahte gündemlerle oyalanmadan sadede gelmeli'
Yurttaşların pahalılık ve seçeneksizlik arasına sıkıştığı bir dönemde 2021’den 2022’ye adım attık. Bu sıkışmışlık nasıl aşılabilir?
Meselenin temeline inerek ve örgütlenerek. Başka çare yok. Bu düzeni sorgulamadan hiçbir sorunu konuşamayız. Demokratikleşme, adalet, ekonomi, özgürlük, barış… Hiçbir şeyi. Türkiye artık hayal kurmadan, sahte gündemlerle oyalanmadan sadede gelmeli. Sadece elektrik faturalarının öyküsü bile sis perdesinin kalkmasına yeter. TKP bunun için elinden geleni yapacak.
'9 Ocak’ta Olağanüstü Konferans topluyoruz'
TKP’nin yol haritasında neler var?
TKP bütün gücüyle işçi sınıfının, emekçi halkın bu ekonomik koşullarda direnme azminin, mücadeleciliğinin, dayanışma kültürünün, örgütlülüğünün artması için çaba harcıyor. Bu güncel bir sorumluluk. Bu çabalarımızın karşılığını almaya başladık. Öte yandan bu çabalarımız elbette bu düzenin değişmesi için, tarihsel hedefimizin gerçekleşmesi için yürüttüğümüz mücadeleyle birlikte ele alınmalı. TKP sosyalist devrim hedefini hiçbir koşulda kenara koymayacak, geri plana atmayacaktır. Bir üçüncü görev, emekçi halkın ortak iradesini yaratmak için dostlarımızla bir ittifak oluşturmak. Uzun bir süredir bu doğrultuda temaslar sürdürüyoruz. Herkesin seçimlere odaklandığı bir sırada daha bütünlüklü bir mücadele hattının örülmesi arayışları bizim açımızdan çok değerli. Son olarak TKP kendi örgütsel ve siyasal etkisini artırıyor. Bu çok boyutlu bir süreç. Yeni üyeler, yeni örgütler, yeni semt evleri, yeni çalışma alanları. Partinin mali kaynaklarının genişlemesi. Ve partinin yeni bir yönetici kuşağının zorlu mücadelelere hazırlanması ve sorumluluk alması. Gündemimizde bunlar var. 9 Ocak’ta Olağanüstü Konferans topluyoruz. Bu başlıkların bir bölümü konferansta ele alınacak.
'Olağanüstü Konferans çünkü ülke olağanüstü bir dönemden geçiyor'
Neden olağanüstü konferans ve bu konferansın sonuçlarına dair bugünden konuşabilir miyiz?
Olağanüstü Konferans çünkü 2021’de topladığımız konferansta aldığımız kararlara ince ayar vermek istiyoruz. Olağanüstü Konferans çünkü bazı başlıklarda bir an önce yol almak istiyoruz. Olağanüstü Konferans çünkü ülke olağanüstü bir dönemden geçiyor. Konferansımız yaklaşık bir aydır sürüyor, bütün üyelerimiz, gönüllülerimiz sürece dahil oldu. 9 Ocak’ta TKP daha kararlı, daha net, daha enerjik biçimde mücadelesine devam edecek. Konferansın sonuçlarını kuşkusuz halkımızla paylaşacağız.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.