Partisiz ve birleştirici cumhurbaşkanı adayı Dr. Serdar Savaş 17 Ocak Pazartesi akşamı saat 21.00’da Emperyalizm ve Uluslararası Kapitalizm’in Türkiye’yi nasıl ele geçirdiğini anlattı.
“Değerli dostlar,” Bugünkü konuşmam “Mevcut sistemden geçinenler, mevcut sistemi değiştirmezler.
“Değerli dostlar,”
Bugünkü konuşmam “Mevcut sistemden geçinenler, mevcut sistemi değiştirmezler.” konusunda olacak. Ne demek istediğimi anlatmak için bu ülkeye, bu halka, en doğru istikameti göstermiş olan Mustafa Kemal Atatürk’e referans vermek istiyorum:
13 Eylül 1920 tarihindeki Halkçılık Bildirgesi’nin ikinci maddesinde bakın o mavi gözlü kurt ne diyor?
“Büyük Millet Meclisi'nin yegâne ve mukaddes gayesi, Türk halkını emperyalizmin ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden kurtararak kendi irade ve hâkimiyetinin hakiki sahibi kılmaktır.”
Türkiye’de eğer birisi bu ilkeyi zikretmeden ağzına Atatürk’ü alıyorsa veya herhangi birisi antiemperyalizmden, antikapitalizmden bahsederken ağzına Atatürk’ü almıyorsa bilin ki emperyalizmin ve uluslararası kapitalizmin iş birlikçisidir. Şimdi size soruyorum. Bugün iktidarda veya mecliste muhalefette bulunan siyasi partilerden solcusu-sağcısı, sosyalisti-milliyetçisi, muhafazakarı-dindarı, sosyal demokratı-Atatürkçüsü arasında bu cümleyi söyleyen tek bir parti var mı?
Yok.
Çünkü onlar, istisnasız olarak bu sistemin kurumlarıdır.
Konuşmamda her defasında emperyalizm ve uluslararası kapitalizm dememek için bu canavarın baş harflerinden oluşan ‘EVUK’ kısaltmasını kullanacağım. EVUK neymiş? Emperyalizm ve uluslararası kapitalizm.
Bakalım sistem nasıl çalışıyor?
EVUK, ticari ve siyasi yerli iş birlikçileriyle ön anlaşmalar yapar.
Anlaşma yaptığı grupların iktidara gelmesine destek verir.
İş birlikçiler özelleştirme adı altında EVUK’a peşkeş çektikleri kamu kaynaklarından gayri meşru kazanç elde ederler.
Bu kazancın bir kısmını kendi seçmenlerine aktararak oylarını artırırlar. İktidarlarını sağlamlaştırırlar.
Türk lirasının değerini düşürerek halkın alım gücünü azaltırlar.
İhracatı artırmak adı altında Türk mallarını çok ucuz fiyatlarla yurt dışına gönderirler.
Türk şirketleri yok pahasına EVUK’un eline geçer.
Türkiye'den EVUK’a net kaynak aktarımı yapılırken, bu işi tezgahlayan iş birlikçileri ve bu işin yasal ve idari alt yapısını hazırlayan siyasi iktidar mensupları zengin olup paralarını yurt dışına kaçırırlar.
Bu anlattığım çalışma mekanizmasını adım adım ülkemizde gözledik.
Peki bu çarkın dönmesi için ne gerekiyor?
EVUK, bu oyunun muhalefet ayağını da organize eder.
Muhalif siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara, meslek örgütlerine, yazılı basına, televizyonlara, sosyal medyada program yapanlara çeşitli projelerle destek verir.
Bu gruplar elde ettikleri desteği kaybetmemek için destek verenin dümen suyunda giderler.
Böylece muhalif grupların da kontrolü sağlanmış olur.
Bu durumda artık gerçek muhalif kalmamıştır. Muhalifmiş gibi yapan kişi ve kurumlar, EVUK’un oyunlarını bozmayacak şekilde bir kayıkçı kavgası sahnelerler.
Ülkemizdeki muhalefetin ve muhalif görülen kişi ve kurumların durumu budur.
İktidarın, muhalefetin ve diğer demokratik görünen kuruluşların bu oyundaki rollerini layıkıyla oynamaları için araya yurtsever oyun bozanların girmemesi gerekir.
Yatırım yapılan kişiler yetkili konumlarında kalmalıdır.
Halk, özgür iradesiyle hiç kimseyi seçemez ama seçtiğine inandırılır. Çünkü halka "Nasıl birisini istiyorsun? diye sorulmaz, "Şu kişilerden hangisini istiyorsun?" diye sorulur.
Bunun bir örneğini, çok önemli bir muhalefet partisine mensup çok üst düzey bir yetkilinin açıklamasında gördük. Ne dedi bu önemli zat? “Biz halka nasıl bir cumhurbaşkanı istiyorsunuz diye sormuyoruz ki. Kimi cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorsunuz diye soruyoruz?”
Büyük resmin işlemesini engelleyenler ise tasfiye edilir.
EVUK’un, siyaset-ticaret-tarikat ilişkisini ortaya koyan Uğur Mumcu katledilmiştir.
Türk-Kürt çatışmasını körükleyenlerin oyununu bozan Gaffar Okkan öldürülmüştür.
Milli menfaatlerimizi emperyalizme peşkeş çekmeyen komutanlarımız çeşitli kumpaslarla etkisiz hale getirilmiştir.
Ne iktidarda ne muhalefette olup EVUK tarafından yemlenmeyen kişiler sistemin dışında tutulurlar ya da yok edilirler.
EVUK kaybetmeyeceği şekilde stratejiler uygular, emrindeki iş birlikçi iktidarın değişme zamanı geldiğinde bu kez muhalefeti kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirir.
EVUK kullanacağı kişilerin iktidara gelmesi için ön hazırlıklar yapar.
ABD Başkanı Biden bir önceki yönetimde Trump’la iş birliği yapan AKP’nin yerine muhalefeti destekleyeceğini söylemedi mi? Şu anda muhalefeti desteklemiyor mu? Peki bunu Türkiye’nin kara kaşı, kara gözü için mi yapıyor yoksa ABD ve EVUK çıkarlarına hizmet etmek üzere yeni iş birlikçiler mi buluyor?
İşte bu tezgahı çalıştırmak için EVUK, aday adaylarını uluslararası toplantılara davet eder. Onlara kendilerini önemli hissettirir ve gerçekten muhalif oldukları için iktidara gelmeleri gerektiğine inandırır.
Potansiyel adaylar bu desteğin sadece kendilerine verildiğini zannederler. Oysa EVUK, hazırladığı bütün adaylara bu desteği verir çünkü onun için kimin kazandığının bir önemi yoktur. Kim kazanırsa kazansın EVUK’un çıkarları doğrultusunda hareket edecek birileri, gücü ele geçirmiş olacaktır.
Yakın tarihimiz boyunca yaşadıklarımızı bu bilgilerin ışığı altında değerlendirelim:
İnönü’ye 1946 yılında Köy Enstitülerini öğretmen okullarına çevirten EVUK değil midir?
Menderes’e 1954’de Köy Öğretmen Okullarını tamamen kapattırarak Köy Enstitüsü kültürünü kökünden yok eden EVUK değil midir?
Süleyman Demirel’i tarikat-ticaret-siyaset üçgenine alan EVUK değil midir?
24 Ocak Kararları’nı hayata geçirerek Türkiye’yi tam bir sömürü sistemine açmak için 12 Eylül Darbesi’ni yaptıran EVUK değil midir?
Özal döneminde Kamu İktisadi Teşekküllerinin özelleştirilmesi kararı EVUK’un talepleri doğrultusunda yapılmamış mıdır?
Tansu Çiller’in Türkiye’yi, Avrupa Birliği’ne girmesi söz konusu değilken, Gümrük Birliğine sokması bir EVUK tezgahı değil midir?
Amerika’nın güney sınırımıza konuşlanmasını önleyen Ecevit’in ve bu konuda ona destek veren Necmettin Erbakan’ın tasfiye edilerek AKP’nin ortaya çıkarılması bir EVUK planı değil midir?
Ülkemizin hücrelerine kadar sızmış FETÖ’nün AKP’nin bütün kadroları tarafından desteklenmesi ve her istediklerinin yapılması EVUK’un işi değil midir?
Ülkemizin en gizli stratejik bilgilerinin düşman istihbaratına verilmesinde kilit rol oynayan Bülent Arınç’ın “Türkiye bağırsaklarını temizliyor.” cümlesi aslında bizzat EVUK’un ağzından çıkmamış mıdır?
Komutanlarımızı tutuklatan Zekeriya Öz adlı savcıya sevgi ve saygılarını gönderen mevcut İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Ben bu davanın savcısıyım.” diyen Recep Tayyip Erdoğan EVUK’un kullandığı iş birlikçiler değil midir?
Teröristlerle görüşme yapılırken odadaki Türk Bayrağı’nı ve Atatürk fotoğrafını kaldıran,terörist başının mektubunu yayınlatan, yerel seçimlerde terörist başıyla iş birliği yapanlar EVUK’un iş birlikçisi değil midir?
Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye küfürler yağdıran Devlet Bahçeli, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu gibilerin bir anda kapıkulu olmaları EVUK’un emri değil midir?
Sevgili dostlar uyanın, uyanın, uyanın!
Bugün izlediğiniz herhangi bir televizyon kanalı, ister iktidarı ister muhalefetmiş gibi yapanları desteklesin, EVUK’un kontrolü dışında değildir.
Türkiye, bugün iktidarıyla, muhalefetiyle, basın organlarının, sendikalarının, meslek örgütlerinin büyük bir kısmıyla EVUK’un tuzağına, ağına düşmüştür. Bugün sistem olarak gördüğünüz her şey EVUK’un bizatihi kendisidir. Bu sistemin aktörleri hangi görüşü savunurmuş gibi yaparlarsa yapsınlar, bu sistemden geçinirler ve EVUK tarafından beslenirler. O nedenle bu sistemin içerisinde, bu sistemden beslenenler, bu sistemi değiştiremezler, değiştirmezler ve değiştirmeyecekler.
Bugün Türkiye’de herkes ‘mış’ gibi yapıyor. Televizyonlardaki tartışmalar güncel dedikoduların daha derinine gitmiyor. Bugüne kadar muhalefet veya iktidarı destekleyen herhangi bir kanalda “Türkiye’yi 21.yüzyıla taşıması gereken cumhurbaşkanı adaylarında hangi özellikler bulunmalıdır?” diye bir tartışma yapılmamıştır. “A mı olsun, B mi olsun?” diye gerçek yurtseverlere seçenek bırakmayan magazin programlar yayınlanmaktadır. Ekranlarda en ateşli nutukları atanlar birer tiyatro oyuncusundan ibarettir.
Ben, mecliste muhalefette bulunan siyasi partilerin genel ve eş başkanlarına mektup yazdım. “Gelin nitelikli bir cumhurbaşkanı adayı belirleyelim.” dedim. Defalarca randevu talep ettim. Partilerini onlarca kez aradım. Kitap gönderdim, mektup gönderdim. Kendilerine önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimini 100 garantili olarak birinci turda en az 70 çoğunlukla kazanacak yöntemi anlattım.
Büyükşehir belediye başkanlarını aradım; randevu talep ettim. Meslek örgütlerinin başkanlarına, sendika başkanlarına mektuplar yazdım, görüşme talep ettim. Tek bir tanesinden cevap aldım mı?
Hayır.
Neden?
Çünkü önerilerim mevcut sistemin EVUK tarafından oluşturulmuş menfaat münasebetlerine ters düşüyordu.
Bu, benim için bir turnusol kağıdı görevi yaptı. Kimin ne kadar samimi olduğunu açık bir şekilde görmemi sağladı.
Size net olarak bir şey söylemek istiyorum:
Muhalefet partilerinin içerisindeki, basın yayın organlarındaki, meslek örgütlerindeki, sendikalardaki ve diğer kurumlarda bulunan namuslu ve yurtsever insanlar harekete geçip birleşmedikçe, bu oyunu bozmadıkça kim cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin, mecliste hangi partiler çoğunluk sağlarsa sağlasın EVUK iktidarı devam edecektir.
Ben çalışmalarıma kararlılıkla, sabırla ve inançla devam ediyorum.
Mavi gözlü kurdun 102 yıl önce söylediği gibi;
Tek ve kutsal amacım, halkımızı emperyalizmin ve kapitalizmin emrinden ve zulmünden kurtararak kendi iradesinin ve egemenliğinin gerçek sahibi kılmaktır.
Bu zor!
Ama halk olarak birleşip, bütünleştiğimizde imkansız değil.
Mustafa Kemal başardı. Biz de başaracağız.”
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.