Sabancı Üniversitesi'nden Arttech'21 forumuna ev sahipliği: “Yeni dünyanın geleceği: Teknoloji ve sanatın birleşmesi
Düzenlediği forumlarla uluslararası araştırmacı, mühendis ve bilim insanlarının yanı sıra kültür sanat ve ekonomi dünyasından isimleri bir araya getiren İsviçre merkezli ArtTech Vakfı’nın 2021 yılı forumu, Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirildi.
Düzenlediği forumlarla uluslararası araştırmacı, mühendis ve bilim insanlarının yanı sıra kültür sanat ve ekonomi dünyasından isimleri bir araya getiren İsviçre merkezli ArtTech Vakfı’nın 2021 yılı forumu, Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici, teknoloji ve sanatın, günümüzde, içinde yaşadığımız dünyayı yeniden şekillendiren iki güçlü olgu olduğunu ve bu ikisinin bir araya gelmesinin, kültürel mirasın korunmasına imkan sağladığını söylerken; ArtTech Vakfı Başkanı Patrick Aebischer ise, teknoloji ve sanatın birleşmesi için ‘yeni dünyanın geleceği’ benzetmesi yaptı.
Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi’nde, İsviçre merkezli ArtTech Vakfı’nın 2021 yılı forumuna ev sahipliği yaptı. Uluslararası araştırmacı, tasarımcı, yazar, mühendis ve bilim insanlarının katıldığı ve hibrit olarak düzenlenen forumda, sanat eserlerinin uzun vadede korunması için teknoloji; dijital teknolojiden kültür sanat projelerinde nasıl yararlanılabileceği; sanat eserlerinin dijital arşivlerinin oluşturulması gibi birçok konu masaya yatırıldı.
Gelecek vaat eden girişimcilerle yenilikçi çözümleri araştırmak, test etmek ve yeni sorular keşfetmek amacıyla bir eko sistem oluşturan ArtTech’in İstanbul forumunda açılış konuşmalarını, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, ArtTech Vakfı Başkanı Patrick Aebischer ve İsviçre İstanbul Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı Roland Brun gerçekleştirdi.
LEBLEBİCİ: ÜLKE OLARAK KÜLTÜR VE SANATTA BÜYÜK BİR SERVETE SAHİBİZ
Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici konuşmasında, böylesine önemli ve uluslararası bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan kıvanç duyduklarını belirterek, “Sabancı Üniversitesi olarak, ülkemizde kültürel miras ve sanat konusunda farkındalık yaratmak; sanatın gelişmesine ve korunmasına destek olabilmek adına gelecekte de çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Sanat ile teknolojinin bir araya gelmesinin, kültürel mirasın ve yeryüzünün zenginliğinin korunmasına yardımcı olduğunun altını da çizen Leblebici, şöyle konuştu:
“Teknoloji ve sanat, günümüzde, içinde yaşadığımız dünyayı yeniden şekillendiren iki güçlü olgu. Bu iki güçlü olgu, yeni keşifler ve deneyler yoluyla zihnimizi farklı boyutlara yönlendirerek yeni ve heyecan verici ufuklar açabilmemize fırsat tanıyor. Kültürel mirasın ve gün yüzüne çıkartılan zenginliklerin korunmasına imkan sağlıyor. İşte bugün bu etkinlikte gerçekleştirilecek panellerle, kültürel mirasın korunmasına yönelik olarak yeni teknoloji modellerinden, gösteri sanatlarında yeni yapılara kadar, birçok önemli konu ele alınacak. Burada gerçekleşecek tüm çalışmaların ülkemizin tarihi ve sanatsal mirasını gelecek nesillere aktarılmak üzere korumamıza yardımcı olacağına inanıyorum. Tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış ve aynı zamanda bu medeniyetlerin buluşma noktası olmuş ülkemizde, tarihi 12 bin yıl öncesine dayanan ve insanlık tarihinin yeniden yazılmasına yol açan Göbeklitepe’den; tüm dünyaya ilham veren sanat eserlerine kadar, büyük bir servete sahip olduğumuzu düşünüyorum.”
Aebischer: “SANATI DAHA FAZLA KİŞİYE ULAŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Açılış konuşmasında, Sabancı Üniversitesi’nin, teknoloji ile bilim, kültür ve sanat arasında köprü kurma arzusunda olan bir üniversite olduğunun altını çizen ArtTech Vakfı Başkanı Patrick Aebischer ise, konuşmasına şöyle devam etti: “İnsanları kültür ve sanatla buluşturmada teknoloji, giderek daha önemli bir rol üstlenmeye başladı. Teknoloji aynı zamanda bizlere sanatla ilgili yeni deneyimler de sunabilir. Biz, sanatı mümkün olduğunca daha fazla kişiye açabilmek hedefiyle çalışıyoruz. ArtTech forumlarında da çabamız bu yönde ve elimizden geldiğince sanatı daha fazla kişiye ulaştırmayı hedefliyoruz. Start-up ve girişimler ise, bu işin anahtarı. Bu nedenle, yarının büyük şirketleri olmaya çalışan ve çok sayıda insanın, kültür ve sanatın tadını çıkarmasını sağlayan çok yenilikçi girişimleri, ilk günden itibaren vakfımıza davet ettik. ArtTech Vakfı bu yeni dünyanın geleceğini öngördü. Pandemide de bu araçlara ne kadar bağımlı olduğumuzu anladık.”
Brun: “iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmak için sanat ve kültürü teşvik ediyoruz”
İsviçre İstanbul Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı Roland Brun, Türkiye’nin en büyük 7. yatırımcısı olan İsviçre ile Türkiye arasındaki iş birliğinin, son yıllarda daha da güçlendiğini söyledi. Brun, “İki ülkenin de daha yakın iş birliğine ve ortaya çıkabilecek sinerjilerin kullanımına yönelik büyük ilgisi var. Başkonsolosluk olarak sadece iş, teknoloji veya eğitim ve araştırma alanlarında sinerjiler aramıyoruz. Ayrıca iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmak için sanat ve kültürü teşvik ediyoruz. Özellikle başta İstanbul olmak üzere Türkiye'deki diğer birçok şehirde bunu yapabileceğimiz olağanüstü yerler var” dedi.
ARditi: “başarı, kibİri doğurur ve kibir başarısızlık getirir”
Yazar Metin Arditi ise “Kültürü girişimcilikle karıştırmak neden yüksek oktanlı bir yakıt oluşturur?” başlığıyla yaptığı konuşmada, kültür ve yatırımcı ilişkisine değinerek, "Kültür bilgi değildir, gerçeklerle değil duygularla ve duyguları paylaşmakla ilgilidir. Kültür, bir enstrümanın nasıl çalınacağını, bir romanın nasıl yazılacağını bilmek değil, bir başyapıtı dinlemek ve sunduğu duygularla zenginleşmektir. Okuduğunuz romanlardaki karakterlerin acılarını ve zevklerini paylaşmak ve onların hayatlarını yaşamaktır" diye konuştu. Kültürün en önemli özelliğinin alçakgönüllülük duygusu sağlaması olduğunu vurgulayan Arditi, "Bu neden bu kadar önemli? Çünkü başarı, kibiri doğurur ve kibir başarısızlık getirir. Sürekli çok başarılı olan insan rekabeti öngöremez" dedi.
Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ise, dünyaca ünlü tasarımcı Refik Anadol’u, konuşması için sahneye davet ederken şunları söyledi: “Dünyanın birçok yerinde sayısız sergisi oldu, pek çok ödül kazandı. Çalışmalarıyla, yapay zeka çağında insan olmanın ne anlama geldiğinin zorluklarını ve olanaklarını ele alıyor ve makinelerin günlük hayatımızın her alanına hakim olduğu günümüzde, zaman ve mekan deneyimimizin nasıl geliştiğini araştırıyor. Mimari öğelerin işlevlerini yeniden tanımlayarak, dinamik yeni bir mekan algısı sunan sürükleyici ortamlar yaratarak, izleyicilerini alternatif gerçeklikleri hayal etmeye davet ediyor. Anadol'un üç boyutlu veri heykelleri ve resimleri, canlı işitsel ve görsel performansları ve sürükleyici enstalasyonları, sanat, bilim ve teknolojinin kesiştiği noktada izleyicilerin dünyalarına yeni bir bakış açısı sunuyor.”
REFİK ANADOL: “SANAT SOKAKTA OLMALI”
Refik Anadol ise, “İnsanların ve makinelerin kesiştiği noktada yaratıcılık” başlığıyla yaptığı konuşmasında Allien (Yaratık) kitabının yazarı William Gibson’ın yazılarından ilham aldığını söyleyerek, şunları söyledi: “Teknoloji yüz yıllardır hayatımızın merkezinde yer alıyor ve sürekli gelişiyor. Bir medya sanatçısı olarak öncelikle doğup yaşadığım şehirden, çocukken izlediğim filmlere kadar pek çok şeyden ilham aldığımı söyleyebilirim. Mimari yapıların yapay gerçekliğe dönüştürülmesi ile ışık ve özel üretim yazılımları kullanarak fiziksel alan sınırlarının kaldırılarak yeniden boyutlanması bana heyecan veriyor. Zaman içerisinde yeni boyutlar yaratmak için fiziksel materyallerin dışında ses ve ışık gibi olguları da teknolojinin yardımıyla görselleştirebilmek, benim için yeni bir eşik oldu ve çalışmalarımı başka bir seviyeye taşıdı. Bir sanatçı olarak ‘ne gerçek, ne gerçek değil?’ algısı üzerine kurulu bir çalışma yapmak beni her zaman heyecanlandırdı. Bana kalırsa sanat her yerde ve herkese açık olmalı, yani müzelerin binaların içinde sınırlı kalması gerekmiyor, sokaklarda olmalı. Etrafımızdaki verileri toplayıp sanata dönüştürebilmek çok ilham verici. Teknoloji geliştikçe hayatımızın içinde daha büyük bir yer kaplıyor ve makinalar hayatımızın içinde geniş bir rol oynuyor.”
İKİ YUVARLAK MASA TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Forum kapsamında düzenlenen ilk yuvarlak masa toplantısı, “Kültürel ve Yaratıcı Endüstrilerde Trendler ve Yatırım Paneli” başlığıyla Gazeteci Muriel Siki moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Toplantıda, WiReD Dergisi Kurucu Ortağı Ian Charles Stewart ile Logitech Başkan Yardımcısı Vincent Borel konuşmacı olarak yer aldı. Moderatörlüğünü ICCROM Arap Devletleri Direktör ve Bölge Temsilcisi Zaki Aslan’ın yaptığı Türkiye ve Bölge odaklı “Mirasın Korunması ve Teknolojileri” konulu ikinci yuvarlak masa toplantısına ise, Konservasyon Laboratuvarı Yöneticisi Nurçin Kural, Lozan Üniversitesi Kıdemli Öğretim Görevlisi Patrick Michel, San Fernando Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nden Profesör Antonio Almagro, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nden Günce Pelin Öçgüden ve Metaxu.studio’dan VRchitect Ertu Erbay katıldı.
8 PARALEL OTURUM
Forumda ayrıca, “Sanat Piyasası İçin Bir Değişim Katalizörü”, “ArtTech start-up'ları”; “Türkiye'nin Kültür Sektörlerinde XR Fırsatları”; “Kültür kurumlarında yeni formatlar”; “Gösteri sanatlarında yeni formatlar”; “Yaratıcı Endüstriler için Özel ve Kamu Finansmanı”, “Çevrimiçi, yeni nesil sanatsal yaratım, içerik ve toplulukları nasıl şekillendiriyor?”; “Kültürel Kurumlar İçin Yeni Bir Tuval Olarak Dijital İkiz – iart” adıyla, 8 paralel oturum da gerçekleştirildi. Forum boyunca projelerini geliştirmek için yarışan 8 startup arasından birine ise uluslararası jüri tarafından seçilen 5. ArtTech Ödülü de takdim edildi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.