Yaşam hakkımıza sahip çıkacağız

İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, artan taş ocaklarına tepki göstererek, “ Lalapaşa İlçemizin Vaysal ve Hacıdanişment köy sınırları içinde  Cantaş İnş.

Yayınlanma:
Yaşam hakkımıza sahip çıkacağız

İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, artan taş ocaklarına tepki göstererek, “ Lalapaşa İlçemizin Vaysal ve Hacıdanişment köy sınırları içinde  Cantaş İnş. Ve Tic. Ltd.Ştd. tarafından işletilmekte olan kalker  ocaklarının üretim kapasite artırımı için Çevre Bakanlığına  başvuru yaptığını öğrenmiş bulunmaktayız. Şu anki kapasitesiyle bile köylünün suyunu, yaşam alanını, sağlığını tehdit ederek köylünün yaşantısını cehenneme çeviren taş ve kalker ocaklarının  kapasite artırımı  bitkisinden, hayvanına, insanına tüm canlılar için  bir cinayettir” dedi.

VERİMLİ ARAZİLER TAŞ OCAKLARI TARAFINDAN DELİK DEŞİK EDİLİYOR

İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, Edirne de sayıları gün geçtikçe artan taş ocaklarının insan yaşamına olumsuz yönde etkilerinin de arttığına dikkat çekti. Başkan Demir, “ Tarım arazileri kullanım kabiliyetlerine göre sınıflara ayrılmış olup bu yetenek sınıflarına uygun şekilde kullanılmaları tarımın sürdürülebilirliği açısından son derece önem arz etmektedir. Aksi takdirde toprak, hem tarımsal üretim açısından hem de diğer kullanım alanları açısından tükenme aşamasına gelecektir. Trakya bölgesinin arazisi 1. Sınıf tarım arazisi olarak tanımlanmıştır. Bu araziler özel olarak korunmak zorundadır. Anayasanın 45. Maddesi tarım arazileri ile  çayır ve meraların amaç dışı kullanılamayacağını düzenler.
Son yıllarda verimli tarım arazilerimiz taş ocakları tarafından delik deşik edilmektedir. Yüzey madenciliği olarak da adlandırılan açık  taş ocaklarının çevreye etkisi diğer madencilik yöntemlerine göre çok daha büyük ve çok daha  tahrip edici olarak tanımlanmaktadır. Açık taş ocağı işletmeleri doğrudan  arazi varlığını hedef almakta ve büyük toprak kayıplarına neden olmaktadır. Bu toprak kayıplarıyla birlikte doğrudan ya da dolaylı olarak yaşam alanımıza saldırmaktadır” dedi.

BU İŞLETMELERLE EKOLOJİK DENGE BOZULUYOR

Demir, Cantaş İnş. Ve Tic. Ltd.Ştd. tarafından işletilmekte olan kalker  ocaklarının üretim kapasitesini artırmak için başvuruda bulunduğunu söyleyerek, “ Ülkemizin en büyük sorunu olan doğa tahribatı ne yazık ki son yıllarda şehrimiz Edirne’de de son hızla devam etmektedir. Her yerde mantar gibi taş ocakları bitmektedir. Lalapaşa İlçemizin Vaysal ve Hacıdanişment köy sınırları içinde 200701800 Ruhsat numaralı II- A maden sahasında  Cantaş İnş. Ve Tic. Ltd.Ştd. tarafından işletilmekte olan kalker  ocaklarının üretim kapasite artırımı için Çevre Bakanlığına  başvuru yaptığını öğrenmiş bulunmaktayız. Üretim kapasitesinin 630 bin ton /yıldan 2 milyon ton/ yıl ve proje alanının 31.41 ha dan 72.18  ton yıla çıkarılması planlanmaktadır. Şu anki kapasitesiyle bile köylünün suyunu, yaşam alanını, sağlığını tehdit ederek köylünün yaşantısını cehenneme çeviren taş ve kalker ocaklarının  kapasite artırımı  bitkisinden, hayvanına, insanına tüm canlılar için  bir cinayettir.  Yine bu bölgenin biyolojik zenginliği sadece bu yore için değil ülkemiz hatta dünya için de çok önemlidir. Bu işletmelerle ekolojik denge bozulmakta. Son derece zengin biyolojik zenginlik yok edilmektedir.
Proje sahası kuşların ana göç yolları üzerinde bulunmaktadır. Bu bölgede 101 kuş türü bulunmaktadır. Bunların 32 si bu bölgede üremiştir. Bu bölgede üremiş kuşlardan biri olan Şah Kartal ın nesli tükenmek üzeredir.
Taş ocaklarında ilk adım patlatmadır ve bu patlatma deprem etkisi yaratır” şeklinde konuştu.

Yüzey madenciliğinin çevreye etkisini sıralayan başkan Demir şunları söyledi:

1- Toprağı koruyucu fonksiyonu olan bitki örtüsünün tahrip olması böylece doğal madde çevrimi ve besin zincirinin bozulması,
2- Arazideki mevcut yüzey ve yeraltı sularının fiziksel, kimyasal yapısında ya da ısısında değişikliklerin meydana gelmesi (Yer üstü suları, maden yatağının işletilmesi sırasında sorun yaratmaması açısından drene edilir. Bu nedenle yöredeki göl ve göletlerin kuruması ve su seviyelerinin düşmesine yol açabilir, terkedilmiş kazı alanlarında yeni su kitleleri oluşur. Yeraltı suyu tabakaları arasındaki su alışverişinin kesilmesi nedeniyle su akımlarının yön ve hızlarının değişmesi ve eski durumuna dönememesine yol açabilir.) Dağlık ve tepelik  arazideki ormanlar odun ham maddesinin üretimi yanında su da üretirler. Ormana düşen yağış gözenekli orman toprağından sızarak anakaya çatlak sitemine oradan da kaynaklara, derelere ve yeraltı suyuna ulaşır. Yer altı suyu içme suyu, kullanma suyu, ovadaki tarım alanlarının sulanması için kullanılır. Taş ocakları hem suyun üretimini hem de doğal sızma akma yollarını bozar.
3- Faaliyet sırasında toz ve gürültünün oluşması, . Çevredeki ekili alanların tozla kaplanması. Tozlaşma engellendiği için meyve sebzelerin döllenememesi. Bitkilerde fotosentezin engellenmesi
4- Zehirli, zararlı maddeler içeren dekapaj ve örtü tabakaları için yanlış seçilen döküm sahalarının yeraltı sularını kirletmesi, asidite ve sertliklerinin değişmesine neden olabilmesi,
5- Çok uzun sürede oluşmuş yüzey şekillerinin (jeomorfolojik yapının) bozulması,
6- Alan ve yakın çevre yerel iklim ve mikro klimasında değişimlerin meydana gelebilmesi,
7- Topraktaki canlıların yok olması,
8- Flora ve faunanın bozulması
9- Korunması gereken tarihi  yapıların tahribatı
Taş ocakları çevreye böyle büyük bir yıkım yapıyor.
2500 yıl öncesi Trak köyünün eteğine belki de üstüne kurulmuş bir çimento fabrikası. Bunun çevresine mantar gibi açılmış taş ocakları…Doymak bilmeyen bir açlıkla önüne gelen herşeyi yok ediyor.  Sularımız tükeniyor, yaşam alanımız daralıyor, ekolojik denge bozuluyor. 4-5 bin yıl öncesinden günümüze gelen en büyük menhirler( anıt mezarlar ) Hacıdanişment Köyünde bulunmakta, bu zenginlikler de tehdit altında.
Sağlık açısından bakacak olursak, ilk adımda patlatma sırasındaki gürültü sağırlığa neden olabilir. Allerjik hastalıklar, göğüs hastalıkları ve beyin tümörleri görülebilir..
UNUTULMAMASI GEREKEN BİR NOKTA TAŞ OCAĞI AÇILAN BİR ARAZİ BİR DAHA ASLA ESKİ HALİNE GETİRİLEMEZ

Köylümüzün her zaman yanında olacağız. Perşembe günü itiraz dilekçelerimizi Çevre Bakanlığı’na ulaştıracağız. ‘’ Herkes sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir ve bu ödev de devletin sorumluluğu altındadır’’. ( Anayasamızın 56. Maddesi)”


Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Keşfet